Pazartesi, Nisan 30, 2012

Geç bir 23 Nisan yazısı



Fotolar şirketimin 23 Nisan kutlamasından! Bizimki çocukların arasında en minikleri olarak girdi yine de balon kuyruğuna, deli oluyor balona :)

Meğer ne heyecanlı ne güzel bir günmüş bu 23 nisan, iyi ki Atatürk çocuklara böyle bir gün armağan etmiş, çocukken eziyet oluyordu da meğer anne/babalar için ne harika bir gün/kutlama oluyormuş :) Alya ile ofisime gelmek çok güzeldi çook. "Seni bırakıp buraya geliyorum her gün" demedim tabi ama anlamadığını bile bile koltuğuma oturtmuşluğum, her yeri bir bir anlatmışlığım var :)

Babamın beni ofisine götürdüğünü, sekreterinin masasında renk renk kalemlerle boya yaptığımı, ofisin o kimsesiz sessizliğini hatırladım, çok değişik gelirdi, çok severdim, değişik bir büyüsü vardı...

23 Nisan, neşe doluyor insan... :)

Salı, Nisan 24, 2012

Anne Memee!

Bu bıdırık bugün sabah "Anne, meme" diye uyandı, ve uyandırdı!
Net ve en yumuşak ses tonuyla
Tam da doktorla konuşmuşken artık sabah uyandığında meme vermemeyi kahvaltısını geciktirdiğinden.
Ama hiç umruma gelmedi
Bir anda duydum ya o büyülü! :) kelimeleri
Uykum(uz) açıldı anında benim de babasının da
Neresinden nasıl öpeceğimi şaşırdım
Heyecandan

Perşembe, Nisan 19, 2012

5 jenerasyon

Büyükannem, güçlü ve otoriter kadınlardan
1 haftalık Alya
1 haftalık lohusa ben
Canim annem
Dünyanın en tonton ananesi
Dile kolay 5 jenerasyon

Evren zorla çıkarmıştı ilk haftasında Alya'yı, iyi ki de çıkarmış, bazı şeyleri bana zorla yaptırıyor, sonra dönüp tekrar tekrar teşekkür ediyorum iyi ki de yaptırdı diye. Bu da onlardan.
Şimdi büyükannem oturamıyor.
Böyle bir fotoğrafı bir daha çekemicez...

"insanın annesine ihtiyacı hiç bitmez ki..."

Annem:100. kayıt sana!

Geçenlerde annem blogumu okudu. İlk defa. Baştan sona. Ne yaparsam yapayım her zaman destekleyen, kendini sürekli geliştiren, ailemizin neşe ve huzur kaynağı, en büyük dayanağım hayatta...

"Eyvah anneme benzemeye başladım" sendromu vardır ya, benim hiç bir zaman olmadı. Hep anneme benzemekten gurur duydum, inşallah annem gibi sakin ve mutlu olurum dedim hayatta, ama annemin aslında içinde fırtınalar bile kopsa bize yansıtmadığını anımsayarak. Zaman geçtikçe daha çok annemden alıntılar yapmaya başladım, daha sık "-annem hep der ki..." diye başladım cümlelerime..

Annem bir ev-hanımı ve iyi ki de öyle, okul dönüşlerimdeki sıccacık çay-bisküvi saatlerimiz ona dair en güzel anılarımdan... Şuan benim yaşadığım anne-iş kadını kimlik bunalımım da bundan kaynaklanıyor zaten. Çalışan bir annenin kızına çalışmak nasıl doğal geliyorsa bana da o kadar anormal geliyor minicik yavrucağı evde bir yabancıyla bırakma fikri. Şuanki koşullarda binlerce kez minnettarım annem ve babam her allahın günü sıcak yataklarından çıkarak Alya'mın yanında alıyorlar soluğu.
Anne olduktan sonra daha bir fazla düşünmeye başladım annemi, anneliği, kendimi sonra tekrar annemi. Henüz 1 senesi dolmuş bu tazecik rolümde daha fazla anmaya, hak vermeye, her zamankinden çok ihtiyaç duymaya başladım anneme. Annem diyor ki "Bir çocuğun annesine ihtiyacı hiç bitmiyor ki..."

Annem, seni çok seviyorum, iyi ki benim annem olmuşsun.

Foto: Annemle babamın evliliklerinin 30. yıldönümlerinden. Sanırım en mutlu fotoğraflarından biri annemin. Babamsa ayrı bir yazı konusu :)

Çarşamba, Nisan 18, 2012

1 yaş uyku değişimi


Bir arkadaşım söylemişti bebeğinin 1 yaşından sonra uykularının azaldığını, ben de kendi kendime demiştim ki "Alya zaten çok az uyuyan bir bebek, daha ne kadar azalabilir ki!"
Sen misin öyle düşünen, daha henüz sadece 1 hafta bile olmamışken başladı az uykular inanılacak gibi değil. Gündüz zaten yarımşar saat olan 2 uykusunu birleştirerek 20 dakikaya indirdi toplamda! Ve çalışmaya başladığım 3 aydan beri akşam 9'a çekmeye çalıştığım ama başarılı olmayınca işkence etmeye gerek görmeden 8'de uyumasına göz yumduğum yavru kuşum şimdi 9,5-10 gibi yatmaya başladı, şaka gibi. Şaka gibi çünkü bir anda oldu bu dönüşüm. Ve benim üzerimde--kolumda, karnımda, göğsümde, bacağımda ama bir yerimde mutlaka-- uyuya kalıyor gece mutlaka, yine 1 haftadır!
Geçici mi kalıcı mı göreceğiz bu değişimler,
o ne derse o oluyor günün sonunda :)

Salı, Nisan 17, 2012

Hayır

Alya herşeyi ama herşeyi gerçekten aklınızın alabileceği herşeyi ağzına götürüyor. Son bir kaç aydır çok net bir şekide hayır olmaz, evet olur demeye başladık. Şimdi artık biliyor neye hayır dediğimizi/diyeceğimizi, yine de çoğu zaman denemekten vazgeçmiyor o ayrı. Yanlız bugün öğrendim ki hayır kelimesini hiç kullanmamak değil ama tasarruflu kullanmak gerekirmiş!

9 aylıktan itibaren limitleri koymaya başlayabilirsiniz diyor araştırmacılar, bebek anlamaya başlarmış, ancak hayır kelimesini çok çok tehlikeli durumlar için kullanmak sadece, daha etkili olur deniyor durdurmakta bebeğinizi. Bir kartonu ağzına götürecekken gibi risksiz ama istenmeyen durumlar içinse dikkatini başka yöne çekmek tavsiye ediliyor hayır demek yerine. Ve tabi evinizi "baby-proof" hale getirmek, yani rahatça serbest bırakabileceğiniz bir hale getirmek gerekli ve önemli. Çok riskli olmayan durumlarda ise zaten bırakın deneme/yanılma ile öğrensin deniyor. Elini bir kere sıcak yemeğe sokunca bir daha sokmak istemiyor ya da yavaş yavaş dokunuyor mesela, bizde denendi, kanıtlandı :)

Bebeğin dünyayı tanıma dönemi olduğu için hayır ile durdurulan bebeklerin diğerlerine göre zekasının bile daha az geliştiğine dair araştırmalarla desteklenen çalışmalar var, o derece önemli bir konu.

Pazartesi, Nisan 16, 2012

ııhh ııhh

Alya'nın yeni gelen dişle birlikte en son dudak hareketi alt dudağı ısırmaca,
1 yaşın etrafında her şeyi göstermece/ "ııh ıhh" larla anlatmaca dönemi
hoşgeldin :)

6. Hastalık

Doğum gününe 1 hafta kala ateşlendi Alya, ne bir öksürük ne bir burun akıntısı başka hiçbir şey yok, sadece ateş.

İlk gün: Diş çıkarıyor herhalde dedik, ama 38,5'un üzerine çıkmamalı eğer diş kaynaklı ise, ilk gün 38'lerde dolandı ateş, buarada keyfi yerinde görünüyor ateş dışında bir problem yok.

İkinci gün: Ateş gündüz 39'a çıktı! Calpol dayandık hemen, bebeğim halsizleşti, her zamanki gibi kuş sesleri çıkararak etrafta dolanmalar, eşyaları oradan alıp buraya taşımalar, ses çıkarmalar yok, başını göğsüme dayayıp kalıyor öylece... gecenin erken bir saati de kendi kendine konuşarak uyudu hiç normal değil! Psikopata bağlamış gibi ateşini ölçüyorum sıklıkla, Calpol 8 saatte bir verilebiliyor, ama ateşi düşmüyor, hatta bir ara 39'un üzerine çıktı. O zaman İbufen verebiliyormuşsunuz arada 4 saat sonra, o sırada bilmiyoruz. Biz hemen fitil yaptık, hızlı bir şekilde ateşi kontrol altına alalım diye, ama tüm gün kakasını yapmayan bebeğim fitili yediği saniyede kakayla birlikte geri attı, bilemedik tekrar verilir mi, verilmez miş öğrendik sonra ama tabi etkisi ne oldu Allah bilir. İşte o anda panik oldum resmen, hemen soğuk compresler yaptık başına, alnına, eklem yerlerine, yetmedi sirkeli su dayandık Alya da ben de sirke kokusundan ölücez. Ve tabi buarada sürekli emzirmeye çalışıyorum gerekli gereksiz antibiyotik niyetine. 1-2 saat düşüyor ateş, sonra 39 ateşle yine sıçrayarak uyanıyor miniğim.

Üçüncü gün: Sabahı nasıl ediyoruz bilmiyorum hemen doktoru arıyoruz, doktor sakin, " -Getirin bakalım" diyor. 38'lerde seyrediyor tüm gün ateşi. Yine de götürüyoruz doktora akşama doğru.

Öğreniyoruz ki 6. hastalık olmuş Alya, 3 gün yüksek ateş yaparmış, sonrasında gelen döküntülerle birlikte temizlenirmiş hastalıktan, hiçbir ilacı da yokmuş. İlk yorum annemden geldi "Hastalığın ismi bulunamayınca doktorlar 6. hastalık derler" Haklı, böyle isim mi olur, insanın güvenesi gelmiyor.

babaolmaktan alıntı:
"6.Döküntülü çocuk hastalığı olduğu için 6.Hastalık olarak yaratıcı bir ismi olan hastalığın “orijinal” ismi “Roseola infantum” “Herpesvirus tip 6′nın neden olduğu, iyi huylu, yaklaşık 3 gün süren ateşin arkasından ortaya çıkan pembe, makülopapüler döküntü ile karakterize bir çocukluk çağı hastalığıdır” deniyor kendisi için 6 ay ve 3 yaş arasında görülen hastalık sadece bir kere görülürmüş ve ömür boyu bağışıklık kazandırırmış."

Beşinci gün: Döküntü başladı gerçekten de, isilik gibi kırmızı kırmızı oldu yüzü, alnı, boynu, huzursuzdu Alya da, ve ateşi olduğu süre boyunca sürekli bir kucakta durma ve bulduğu kucakta uyuma isteği gösterdi, 1 hafta sürdü hastalık döküntülerle birlikte. En kötüsü ne olduğunu anlayamamak bilmemekti ama bir kere doktor 6. astalık diye teşhis koyup o sırada da döküntüler başlayınca rahatladık baya.

Kızım olduğundan beri takip ettiğim bir blogger babaolmak, çok güzel ve detaylıca yazmış hastalık hakkında, fazlasını okumak için:
http://www.babaolmak.com/genel/yuksek-ates-ve-6hastalik/

Sağlıklı bir hafta olsun...

Cuma, Nisan 13, 2012

Birdenbire

Kızım birden bire büyüdü sanki bu hafta. 
Gözüme artık bebekmiş gibi gelmiyor.
Kendi başına kalkıyor, yürüyor, gidiyor geliyor.
Kızacağımız/sevineceğimiz, yapması/yapmaması gereken şeyleri biliyor.
Kelime dağarcığı epey gelişti, herşeyi anlıyor.
Daha bağımsız
Daha başına buyruk
Daha karakterli
Daha tatlı :)

Çarşamba, Nisan 11, 2012

Mutlu Yıllar Bebeğim!




Ayları saya saya geldik 1 yaşına. Çok heyecanla bekledik, günler öncesinden başladı hazırlıklar, herkesle birlikte Alya'da üzerine düşeni yaptı ve hasta olmadı! :) Aynı heyecanla uyandık büyük günün sabahına. Güneşli bir günde tüm sevdiklerimiz bizimleydi, olamayanlar da kalbimizde harika bir gün geçirdik. Hayat gelip geçerken eskisinden de hızlı, böyle günler/anlar artık en çok değer verdiğim, peşinden koştuğum...

Partiyle ilgili detaylarda bir kaç kişi var ki tüm hayal ettiklerimi gerçekleştirmeme yardımcı oldular, bir kez daha buradan da teşekkür etmek isterim:

Pasta ve cupcakeler için en tatlısından bir pastacı buldum, instagramdan. Duyan şaşırıyor, ama tanısanız şaşıracak birşey yok :) Dünyanın en doğal, en becerikli, en misafirperver, en düşünceli(daha sayabilirim) insanlarından biri İziscookies 'in İzi'si. Pasta ve cupcakelerimizden süslerimize kadar her detayla ilgilendi. Doğumgünü pastamınızın üzerindeki bebek figürü için doğumgünü kızının giyeceği kıyafetin ve ayakkabının rengine çeşidine kadar detaylı bilgi alarak üzerine sevgisini de katarak accaip lezzetli bir pasta yaptı, parmaklarımızı yerken farkettik ki en son gelen 40. misafirimize kalmamıştı pasta :( neyse ki cupcakelerimiz vardı:)

Süslemenin önemli bir kısmını İzi halletti, Eminönü'nden harika fenerleri ve rengarenk sakız toplarıyla bütün mahalleye yetecek kadar balon aldı, sonra evinde süsledi onları, bana tabak çanak neyi varsa ödünç verdi :) Bir kaç kez düşünmedim değil İzi gerçek mi, böyle bir insan var mı hala bu devirde diye:)

Cupcake üzerindeki yazıları ve girişe astığımız mutlu yıllar yazısını ise Kağıt vs. 'deki becerikli Deniz hanım elleriyle hazırladı bize. Sanırım senelerce  her doğum günü kullanacağım, o kadar çok beğendim ki :)

Ve yukarda gördüğünüz harika fotoğrafları, kariyerini fotoğrafta sürdürmeye karar veren ama sonradan hayatın önüne çıkardığı bir fırsatla danışmanlığa geri dönmesine rağmen bir yandan da fotoğraf sevdasının da peşinden koşturan, bir elinde on marifet bulunan yetenekli arkadaşım Ece Kavlak çekti. Pazardan beri günde en az 5 kere dönüp bakmaktayım. :)

Stil danışmanım annem ve canım ablama, son dakikada becerikli elleriyle yoktan harika kurabiyeler ortaya çıkaran susuma da ayrıca teşekkürler :)

İyi ki doğdun kızım, iyi ki geldin hayatımıza.

Pazar, Nisan 08, 2012

Tam 1 sene önce bugün



Hayatımız değişti.
Birden.
Geri dönüşsüz şekilde.
Öncesi yokmuş gibi.
Hiç olmamış gibi.
Ya da
Eski bir günlüğün yıpranmış sarı sayfalarında anlatılan hikayelermiş gibi.
Dünyanın en mucizevi varlığı içimden, etimden, kanımdan vücut bularak
Göğsüme yatırılan bu dünyanın en tatlı en güzel varlığı
Hayatımızın en orta yerine kondu.
Ve şimdi
Sanki o hep oradaymış, hep bizimleymiş gibi.
Artık onsuz olmazmış
Kalbim onsuz atmazmış gibi
...

Cuma, Nisan 06, 2012

Geri Sayım

Nisan ayı favorim. di hep zaten.
Ama artık daha bir özel.
Kendimi unuttum, bebeğimin doğduğu ay!
Alya 1 yaşına giriyor! 2 gün sonra!
Ve ben 1 yaşına basıyorum anneliğimde! 2 gün sonra!
Inanamıyorum!
Ama tabi çok daha özel hisler var içimde ama yazacak zaman yok.
Ahh ah zaman yok.
Hazırlıklar var.
Heyecan var.
Telaş var.
En tatlısından :)
Şimdi siz bu tatlı mutlu suratla eğlenin, harika bir cuma ve haftasonu geçirin.
Haftaya anlatayım herşeyi söz! :)
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...