Cuma, Kasım 25, 2011

Mutlu Banyo Zamanı

İlk günlerden beri keyif aliyor Alya banyodan, sudan. Hatta ağlama krizlerinde susturucu etkenlerden bir tanesi, o derece! Ama ne zamanki oturmaya başladı ve ne zamanki gördüğünüz file zamazingosunu keşfettik artık çok da rahat oluyor banyo yaptırmak. Üstelik ben tek başıma yaptırdığım için onu bir kere oraya oturttuktan sonra havluydu şampuandı gibi hazırlıkları tamamlayabiliyorum banyoya başlamadan önce. Bir de arkada müzik açıyoruz. Şarkı söyleye söyleye bir banyo tutturuyoruz, hangimiz daha mutlu kestirmek zor :)

Yazdan beri--demek ki 4 aydan beri her gün-- banyo yaptırıyorum Alya'ya, ve her seferinde şampuan yapıyordum. Önce çenesinde sonra da vücudunda görünen kırmızı lekeler yüzünden gittiğimiz cilt doktoru egzama teşhisi koydu, maalesef 3 gün kortizonlu krem sonrası şimdi her gün fizyolojik krem ile nemlendiriyorum cildini. Buna ek olarak her gün banyo yaptırsam bile şampuan kullanmamamızı önerdi, cildi kuruttuğu için. Gece rutinimizin önemli bir parçası olduğu için aynen dediği gibi yapmaya başladık, sadece haftada 1 gün şampuan, geri kalan günler suya girip gördüğünüz gibi oynayıp çıkıyoruz. Sonrasında sıcak masaj karnına, ve emme sonrası bir güzel uyku. inşallah, maşallah. :)

Ekleme(02/22/12): Filenin markasi : Sevi baby, e-bebekte bulabilirsiniz.

Perşembe, Kasım 24, 2011

İçgüdüler

Alya memede uyuma alışkanlığını 1. ayda bırakmıştı. Sonraları krize girdiğinde, sakinleştirmeye çalıştığımda dahi ilgi göstermiyordu. Ama 4. ayın sonuna yaklaşmaktayken ve de özellikle okuduklarım hep bu sırada artık uyku düzeninin oluşmuş olmasına işaret ediyorken tekrar bir memeye dönüş/memede sakinleşme/memede uyuma/oyalanma durumları baş gösterdi. Kitaplarda yazanlar, "meli" "malı" lar güzel de gerçek hayat hiç de kitaplardaki gibi değil, öyle olmadığını farkedince insan sükut'u hayale uğramaması içten bile değil.

Hamileliği boyunca bin türlü kitap okuyan, doğumu icin ebe tutan, pilates yapan son derece dikkatli, özenli ve merakli bir arkadaşım bebeği 5-6 günlük iken beni aradi: "-3 saattir ağlıyor, kocamı emzik almaya gönderdim, sen ne zaman emzik başlamıştın? Başka ne yapabilirim bilmiyorum" diye ağlarcasına yanıt arıyordu. Çünkü kitaplarda okuduğu hiç bir şey fayda etmemişti bebeğini susturmak icin. Ve bundan sonra kitap okumayacağını söylüyordu yenilmişlik hissi ile. Bebeğini kendi yatağında yanına pararlel yatırarak emzirsin, hem kendisi uyusun hem de bebek emerek uyuyakalsın diye önerdiğim için sonradan kaç kere teşekkür ettiğini sayamadım. Tecrübe:1 Kitap:0

Uyku konusunda mesela diyorlardı ki 4'ten sonra uyutma, gece uykusuna zor yatıyor. 1-2 denedim Alya için, baktım krize girerek zor uyuyor gece, sonra kendi ritmine bıraktığımda anladım ki Alya gün içinde 3 saatte bir yarım saat uyuyup uyanıyor, gece de 5-6 arası bir yarım saat uyursa 8de gece uykusuna sakin ve mutlu dalıyor. Bu da bizimkinin biyoritmi, hiç kimseninkine uymuyor, ama siz ona uyduğunuz sürece de sakinleşiyor bebeğiniz.

Olması gerekenler iyi güzel de her bebek şahsına münhasır oluyor, bir iki denemeden sonra çok da zorlamamak gerekli. En önemlisi bence içgüdüler. Bebeğinizi dinleyin/gözlemleyin, onu sakinleştirecek/mutlu edecek/uyutacak en güzel şeyi siz kendiniz keşfedeceksiniz eminim.

Salı, Kasım 22, 2011

güneşin çocukları

bugün güneşi görünce kış mış dinlemedik, hemen taktık kukuletalarımızı ve kendimizi dışarı attık. 4 damla yapayına doğal D vitamini katkısı. Alya kimi görse ellerine sarılıp "yürüt beniii" dediği bir aşamada, bol bol ihtiyacımız var bu vitamine.

Pazar, Kasım 20, 2011

Organik Gıda


6. ayda katı gıdaya başlanırken kaçınılmaz olarak karşılaşılacak durum organik gıdalar. Yanlız doktorumuzun organik gıdalar için söylediği "-bilmiyorum ne kadar dolu bu kavramın içi" yorumuna katılmamak elde değil. Önümüz arkamız sağımız solumuz organik olduğunu iddia! eden ürünlerle dolu, ispatlamak da pek mümkün değil...
Yine de doktorumuzun da aynen söylediği gibi kendimizi hırpalamadan bulabilirsek organik verelim dedik. Sonra bir arkadaşımızın önerisiyle http://www.organikce.com/ un standart paketlerini sipariş vermeye başladık. Hem düzenli alışveriş yapamayan bizim gibi bir yapıdaysanız evinize her hafta düzenli o haftanın en taze sebze meyvesi geliyor ailecek organik! yemiş oluyorsunuz, hem de siz koşturmacadan sipariş veremeseniz bile onlar her hafta düzenli arıyorlar tekrar istiyor musunuz diye, biz cumartesi istediğimiz için perşembe günü arıyorlar mesela. Standart pakedin içerisinde değişiklik de yapabiliyorsunuz, her hafta ıspanak değil de onun yerine brokoli mesela sipariş verebiliyorsunuz(Alya için sürekli farklı yeşil sebzeler veriyoruz patates ve havucun yanında)
Çok reklam gibi oldu, ama herhangi bir bağımız yok:) Yanlızca internette o kadar çok yer var ki referans önemli hale geliyor.

Cuma, Kasım 18, 2011

ben bir balon balığıyım ofiste


Derin bir nefes alıp yanaklarımı şişirdim bilinçsizce, ve bir an için balon balığına dönüştüm. gibi hissettim. Yarım gün gidiyorum işe, harika, müthiş, bla bla ve hayatımda hiç bu kadar verimli çalışmamıştım bla bla. Amaa çok iş/sorun üst üste gelince hangisinden başlayacağını neresinden tutacağını bilemediğin ve vaktinin de çok kısıtlı olduğunu bildiğin zaman da böyle şişip kalıyorsun işte. Balon misali. Balık misali. :)

Salı, Kasım 15, 2011

Yeni Uyku Düzeni


Şuara düzen şöyle: Akşam 7.30-8 gibi gece uykusu, 1 gibi uyanış, bir posta emme seansı sonrası açılan uyku, ve tekrar uykuya yatış ancak 4-5! Sonrasında iyi günümüzdeysek 8'e kadar yoksa artık allah ne verdiyse 6 mı olur 7 mi güne uyanış. Yanlış anlaşılmasın bu benim! uyku düzenim, Alya'nın ki değil. Onunki benden daha düzenli:) İşe başladım başlayalı geceleri Alya'nın yanında ben de kayıyorum derinn bir uykuya, sonra da ilk uyanışta zaten almış oluyorum uykumu. Buarada Alya'nın uykusu da sürekli bölünüyor, kucağa alıp salladım mı devam ediyor uykuya. Bazen sırf o sebeple ha uyandı ha uyancak diye ben yatmıyorum bekliyorum, ve bazen de hiç uyanmıyor ve ben kukuman kuşları gibi sessiz geceye bekçilik yapmış oluyorum...
o sessizliği de kimi zaman özlemiyor değil insan, ama işte seçimler. bir şeylerden vazgeçmek gerek kendinden geçmemek için. diyorum ki bazen ah ulan ne kadar vaktim varmış zamanında şunu yapmamışım bunu yapmamışım, ama sonra Alya uyanıyor ve onu kucağıma aldığım anda başka hiçbir şey düşün-müyorum.

Pazartesi, Kasım 14, 2011

Kitap Okuyoruz!





Kitap fuarı haftasındayız: 12-20 Kasım. Taksim'de olduğu zamanları hatırlıyorum, ne kadar kolaydı, ne kadar güzeldi, bir kaç kez gider, dilediğim kadar oyalanırdım. Şimdi Beylikdüzü'ne planlı programlı ancak 1 kez gidebiliyoruz. Çoğu zamanımız da standda geçiyor. Çünkü Alya dünyanın en şanslı bebeklerinden, babannesi çocuk kitapları yazıyor: Aytül Akal. Alya da bu duruma 7 aylıkken saygı/sevgi duymaya başlayarak kitabı elinden düşürmüyor! Bildiğiniz sayfaları teker teker çevirdiği bir kitabı var: Aç Tırtıl. 3 boyutlu bir kitap. idi. Artık Alya onu 2 boyutlu hale getirdi o ayrı :)

Şaşkınlıktan, zevkten dört köşe olmuş miniğimizin fotoğrafları tesadüfen yayıncısının eline geçince, o da tam kitap fuarı öncesi bastırdığı kataloğa Alya'mızı da dahil etti, biz de pek sevindik. Demek buymuş ebeveynlerin çocuklarıyla ilgili yetenek/başarı karşısındaki sergiledikleri normalden fazla tepki. Alt tarafı bir kataloğa çıktı değil mi, yok sanki kitap yazmış da basılmış gibi bir sevinç gösterisi bizde:)

Perşembe, Kasım 10, 2011

Diş Perisi

Uğradı bize erkenden. Dümdüz kaygan görüntüsü bozuldu önce alt damağın, anladık geliyor dişler, sonra her gün biraz biraz belirginleşerek 6 ayı dolmadan görünür oldu pirinç taneleri. Eh pek bi sevindik haliyle.. Ben niye seviniyorsam, acemilik işte! Siz biliyor musunuz ki ne kadar sivri o dişler! O dişler var ya o dişler, tuttu mu koparır, öyle sivri! Artık siz hayal edin: meme ucunu bir ısırdı iki ısırdı, artık üçüncüsünde canımın içine öyle bir bagırdım ki, canımın yanmasından, boş bulundu bizimki, dalgın dalgın oynamaktaydı zavallım, çılgıncasına ağlamaya başladı tabi, korku nedir henuz bilmeyen ufacık insan. o ağlayınca ben de ağladım, çaresizlikten.. Zor bir şey annelik..

Diş buğdayı yapılırmış, herkeste farklı uygulamalar varmış, susu diyor ki hediyeler alınırmış bebeğe ve dişi ilk görene, alba diyor ki bebeğin önüne çeşitli eşyalar konurmuş kitap oyuncak vesaire ilk hangisine yönelirse geleceğine dair ipucu olurmuş vs. Bizim ailedeki uygulama ise şöyle,

Annemle aramdaki diyalog:
Ben: -Anne dişi çıktı ya Alya'nın, diş buğdayı yapılırmış
Annem: -Aman canim daha yeni toplandık ya, ne gerek var, nerden duyuyorsun kızım böyle şeyleri!
Ben: -Peki anne sen gelme! ama buğday haşlanması lazım sanırım, sen haşlar mısın? :)
Annem: mırın kırından sonra -Peki o zaman bari haftaiçi olsun.
Ben: !? Neden?
Annem: Erkekler olmasın bir de, şimdi oo çok kalabalık oluyor o zaman.
Ben: E anne bu çocuğun bir de babası var!
Annem: Akşamına yer o da buğday işte!

Annem olayı kavrayamadı bi türlü:)

Alya 7 aylık!


Bildiginiz eski tarti aleti gorunumundeki yere yatirdigimizda ilk garipsemiştim, şimdi alıştım alışmasına ama ufaklık pek alışamadı, hep bir kızgın bir tedirgin zavallım. her zamanki gibi eller ayaklar durmuyor yerinde:)

Değişim:
4-5 aylarda ööylece yatan, yana bile bakamayan Alya, 6. aydan itibaren neredeyse her gün bir değişim içerisinde. Bu ay da pat pat dönmeye başladı yüzüstü, sonra gerisin geri sırt üstü. Koltuklara tutunup kalkma çalışmaları yapıyor, eline ne geçse büyük bir iştahla yiyor, en sevdiği şeyler kağıt ve demir parçaları. En son ilk kitabının son sayfasını da indirmek üzereyken mideye yakaladım. En rahatlatıcı gelişme kendi kendine desteksiz oturabiliyor olması. Parmaklarını kullanıyor, uykusunda bile emziğini çekip ağzında çıkarıp ağlama becerisini sergilediği oldu, emziği bir yerde görüp yakaladığı gibi ağzına götürme sahnesi şahane! Kendi ismine teki veriyor.. zannediyorduk.. tabak diyince de aynı tepkiyi verince anladık ki henüz tanımıyor:) Emeklemekle alakası yok ama koşabiliyor:)

Yemek Faslı--malum katı gıdalara başlandığı aylar pek heyecanlı oluyor ebeveyn için:
Sebze çorbamızın içine et ilavesi oldu ve yoğurt denemelerine başlıyoruz. Neden denemeler çünkü bizimkinde daha anne sütünden inek sütü alerjisi olduğu için dolaylı olarak, yoğurdu kendimiz yapacağız. Aldık makinemizi. Yapacağız yapmasına da günlük keçi sütü bulmamız lazım. Bolana markasını önerdi bir arkadaşım, yaşasın bulduk diye havaya uçarken öğrendim ki bir süre--marta kadar--ara veriyorlarmış üretime keçilerin dinlenme/beslenme süresiymiş, ve bu haftadan itibaren! Şansa bak.. uzun ömürlülerin eline düştük, neyse hiç yoktan iyidir, sanırım..

Çarşamba, Kasım 02, 2011

çalışan anne sendromu

İşe başlayalı bugun 1 ay oldu, ve sabahtan öğlene kadar yarım gitmeme rağmen hala alışabilmiş/sindirebilmiş değilim bu dünyada herşeyden çok sevdiğim bebeğimi bir yabancıya bırakma fikrine. Hiç alışabilicem mi acaba? alışmalı mıyım acaba?

5. aydan itibaren "bye bye" oyunu oynadık Alya ile, şöyle ki: bye bye yapıp ortadan kayboluyorsunuz, sonra gitgide araları açılan sürelerde heyecanla dönüyosunuz yanına, Alya'nın sevinci yüzünde binbir gülücüğe dönüşüyor her seferinde. Bu sayede Alya sabahları da ben evden çıkarken de biliyo ki anne tekrar geri gelicek ve oyun sanıyor gidisimi, gülüyor! Gülsem mi ağlasam mı..

Ne hamilelik ne uykusuzluk ne ağlamalar.. bence bebeğin en zor kısmı onu bırakıp işe dönüp dönmeme, bakıcı ananeye/babaneye bırakıp bırakmama kararı. Depresyonları maksimum 2 gün süren biri olarak hayatımda hiç bu kadar zorlandığımı/yıprandığımı ve bir konuyu ağzıma bu kadar uzun süre sakız yaptığımı hatırlamıyorum.. seçimler, değil mi!?
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...