Uğradı bize erkenden. Dümdüz kaygan görüntüsü bozuldu önce alt damağın, anladık geliyor dişler, sonra her gün biraz biraz belirginleşerek 6 ayı dolmadan görünür oldu pirinç taneleri. Eh pek bi sevindik haliyle.. Ben niye seviniyorsam, acemilik işte! Siz biliyor musunuz ki ne kadar sivri o dişler! O dişler var ya o dişler, tuttu mu koparır, öyle sivri! Artık siz hayal edin: meme ucunu bir ısırdı iki ısırdı, artık üçüncüsünde canımın içine öyle bir bagırdım ki, canımın yanmasından, boş bulundu bizimki, dalgın dalgın oynamaktaydı zavallım, çılgıncasına ağlamaya başladı tabi, korku nedir henuz bilmeyen ufacık insan. o ağlayınca ben de ağladım, çaresizlikten.. Zor bir şey annelik..
Diş buğdayı yapılırmış, herkeste farklı uygulamalar varmış, susu diyor ki hediyeler alınırmış bebeğe ve dişi ilk görene, alba diyor ki bebeğin önüne çeşitli eşyalar konurmuş kitap oyuncak vesaire ilk hangisine yönelirse geleceğine dair ipucu olurmuş vs. Bizim ailedeki uygulama ise şöyle,
Annemle aramdaki diyalog:
Ben: -Anne dişi çıktı ya Alya'nın, diş buğdayı yapılırmış
Annem: -Aman canim daha yeni toplandık ya, ne gerek var, nerden duyuyorsun kızım böyle şeyleri!
Ben: -Peki anne sen gelme! ama buğday haşlanması lazım sanırım, sen haşlar mısın? :)
Annem: mırın kırından sonra -Peki o zaman bari haftaiçi olsun.
Ben: !? Neden?
Annem: Erkekler olmasın bir de, şimdi oo çok kalabalık oluyor o zaman.
Ben: E anne bu çocuğun bir de babası var!
Annem: Akşamına yer o da buğday işte!
Annem olayı kavrayamadı bi türlü:)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder