Perşembe, Aralık 13, 2012

Çocukla dışarda yemek



Dışarda çocukla nasıl ve nereye kadar rahat olunmalı/olunabilir? Diğer insanların sınırları nerede başlar?

Beni tanıyanlara sorsanız rahat bir karakter derler benim için, öyle pek takıntım yoktur, titizlenmem herşeye, koşullara, değişimlere ve ortamlara uyum sağlarım. Anne olunca da bu durum böyle devam ediyor. Pek öyle çocuğun düzeni bozulmasın diye evde de oturmadığımız için yetişkin mekanlarda dolaşıyoruz sıkça.

Hal böyle olunca restoran/işletme sahiplerinden, oralara gelen konuklara kadar pek mutlu bir tablo oluşmayabiliyor çevremde. Rahatım ya, Alya'yı da rahat yetiştiriyorum ya tuzu mu alıyor eline
"al kızım" diyorum
"aa dökülüyor mu" diyip onunla birlikte döküyorum :)

Mekan sahipleri sinir oluyor bana, arkamdan berimden dolanıp etrafı düzenliyorlar. Tabi ki ben zaten onlardan önce temizlemeye girişiyorum, bıraksalar temizlicem zaten. Hani evde nasılsan dışarda da öyle ol denir ya etik açıdan, ben aynen evde de böyleyim, durum kendi içinde uyumlu yani :) Evde de bu sefer Evren şaşırıyor:
"hıh naaptin Alya bak kirlendi battı etraf" diyor,
bense "onemli degil toparlarim ben simdi" yaklasimindayim.

Sex&thecity dizisindeki bir sahne geliyor gözümün önüne hep: çocuk sahibi olmayan/olmak da istemeyen karakter yemek yerken yan masadaki çocuğun hareketlerinden çok rahatsız oluyor, şikayet ediyor--haklı olarak-- ve diyor ki
"ben mecbur muyum bu gürültüye bu rahatsızlığa maruz kalmaya, isteseydim bunu zaten çocuk yapardım"
çocuk 1 saniye sonra kadının yüzüne spagetti fırlatıyor :)

Çok doğru, çok haklı, ama gel gör ki bir çocuğu öyle put gibi oturtmak mümkün değil, henüz oturduğu yerde boya yapacak yaşta da değil, ya çıkmaycaksın dışarı--münkün değil-- dışarı çıkınca da onu yapma bunu yapma aman ses çıkarma hem demek istemiyorum, hem de zaten nereye kadar engel olabilirsin çocuğa. Ya da çocuğunuzu oyalayacak güzel bir kız arkadaş grubunuz olacak, her yere onlarla gideceksiniz :)

Dolayısıyla ben bunun ikilemini yaşıyorum, rahatlığımdan ve engellemek istemediğimden etrafa sürekli bir rahatsızlık veriyoruz. Bir yanım rahatsız oluyor rahatsızlık verdiğimden, diğer yanım "amaaan ne yaparsın çocuk işte" bakışları fırlatıyor çevreye. Anneliğin ikilemleri her yerde!

Tüm bunların yanında çook tatlı insanlarla da karşılaşmıyor değiliz, durumun farkına varıp, çocukla çocuk olan, tüm güleryüzüyle hayatımızı kolaylaştıran dünya tatlısı garsonlar, işletme sahipleri ya da oraya yemeğe gelmiş diğer insanlar. Hayatın her alanında olduğu gibi, her tarz insan var, hayatı zorlaştıran, bir de hayatınıza renk katanlar.
Siz ne yapıyorsunuz bu durumlarda çok merak ediyorum. Sus otur diye bastıranlardan mısınız, hiç evden çıkmayanlardan mı, yoksa çocuklarla nereye gidilir diye araştırmadan evden dışarı adım atmayanlardan mı?
Benim gibi rahat olanlarınız var mı, nereye kadar umursamıyorsunuz? Bir çözüm bulabildiniz mi duruma?

31 yorum:

  1. ayyy Nazlı başlığı okudum direkt içim ürperdi :)) o kadar zor tecrrübelerim olduki bu konuda
    gecen yaz tattildeyken çektiklerim geldi aklıma ilk olarak.. öok zor oluyor yemek dişarıda bizim için ama henüz:)
    ben tavuk gibi dolanıyorum etrafta Ada'nın peşinde :)) rahat davranamıyorum malesef.. ama sus oturda demiyorumm..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. :)) ya evet Emrecim daha erken öyle rahat rahat mekanlara girip çıkmak için aslında, benim bünye de alıştı artık evde dışarda her yerde peşindeyim ben de Alya'nın, tavuk gibi komik ama doğru bir anlatım olmuş :))

      Sil
  2. Ben evde olabildiğine rahatım. Hatta Beray bile artık dökülünce olsun sonra temizleriz demeye başlamıştı. Dışarda dur yapma etme demiyorum fazla aslında ama çevredekilerin rahatsız olmasından rahatsız oluyorum illaki. Biz çok yetişkin mekanları değil de ablalı çocuk oyun alanı olan mekanları tercih ediyoruz. Kuzuyu yedirip salıyoruz oooh rahat rahat yememize bakıyoruz.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. :)) Beray çok tatlıı :) Selcen peki hep aynı yerlere mi gidiyorsunuz bu durumda? Her yerde yoktur ablalı çocuk alanlı mekan, nerden biliyorsunuz nerede oldugunu?

      Sil
  3. Blogunuzu severek takip ediyorum kızınıza da bayılıyorum Allah sizlere bağışlasın çok tatlı maşallah.Biz 6 yıllık evli çocuksuz bir çiftiz düşünmediğimiz için çocuk yapmadık.Size çocuksuz bir kadın gözüyle nasıl göründüğünüz hakkında ayna tutmak istedim.Çocuklu insanların büyük bölümü dünyanın onların etrafında döndüğünü ne yaparlarsa hoş karşılanacağını kendilerince dünyanın en güzel en şeker çocuğuna sahip olduklarını bunun bütün yaptıklarını affedilebilir kılacağını düşünüyorlar.Evinizde istediğinizi yapabilirsiniz ama bu gittiğiniz evde çocuğunuzun kirli elleriyle bütün mobilyaları kirletebileceği evin bütün çekmecelerini dolaplarını karıştırabileceği anlamı taşımıyor.Ya da ev sahibi için özel bir anlamı olan belki çok sevdiği birinden hediye olan nesneleri kırıp dökmek özgürlük olmuyor.Hepsi başıma geldiği için yazıyorum ve bu yüzden kaç arkadaşımla görüşmeyi kestim bilmiyorum.Size bunları yapıyorsunuz demiyorum sadece örnek veriyorum.Sosyal mekanlara gelince aylarca hayalini kurup dinlenmek için gittiğimiz tatilin şımarık bir çocuk tarafından katledilmesine hiç katlanamıyorum.Zaten tatil yerlerinde Türk aileler hemen kendilerini belli ediyorlar.Kafede restorantta etrafımızda koşup yemeğimizi kahvemizi zehir eden çocuklar sempatiden çok nefret topluyorlar.Özgürlükle şımarıklığın ayrımını iyi yapmak gerekiyor özgür yetiştireceğim diye şımarıklığın idolünü yaratmaya gerek yok.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Merve, çok çok teşekkür ederim yorumuna, bir de bu yönden bakmamı sağladığın için. Çok haklısın. İnsan çabuk unutuyor koşullar değişmeden önceki halini.
      Biz arkadaşlarımızın evine girer girmez onlardan önce izin alarak herşeyi tepelere kaldırmaya başlıyoruz. Önce kibarlıktan yok yok gerek yok deniyor, ama sonra potansiyeli görünce ses çıkarmıyorlar. Tabi kirli ellerle mobilyaları kirletmek konusu ya da yerlere yiyecek dökmek, koltuklara meyve suyu dökmek konusu çok dikkat etsen bile engel olmak çok zor, sanırım herşeyde olduğu gibi bu konuda da orta yol bulmak gerek. Mesela çok rahatsız oluyorsan dışarda görüşülebilir.
      Ve çok haklısın şımarıklıkla rahatlık arasında ince bir çizgi var, diğer yandan yabancı ebeveynler daha rahat oluyorlar, daha özgür bırakıyorlar çocugu o da bir gerçek.

      Sil
  4. Ben bir yerde yemek yedikten sonra neredeyse masamı temizleyip kalkanlardanım. Temizlik o kadar ruhuma işlemiş yani. E böyle bir anne nasıl rahat olur. Kızımı incitmeden Totosundan da ayrılmadan kendimce rahatsızlık vermemeye çalışıyorum. Rahat bir anne değilim ben bazen olmak istiyorum kuzumu sıkmamak adına ama beceremiyorum.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Rahatlık en iyisi diye bir şey yok zaten, sen de sonuçta öyle mutlu oluyorsun, amaç nasıl mutluysan öyle olmak, önemli olan mutlu olmak, o mutluluk da çocuğa yansıyor. Ben harika bir anne olduğuna eminim :)

      Sil
  5. Mesela biz dün akşam kutlama yemeğine gidelim dedik 8 buçuk ay olan Adacıkla:) Masaya colayı döktü.Bağırdı çağırdı..Hemen yan masada 3 yaşlarında ki kız çocuğu da saklanbaç oynamaya başladı:) biraz gürültülü ama şekerdi..İtiraf edeyim, ben anne olmadan önce çocuk sevgisi bünyemde yoktu..Sese falan gelemezdim yani yemek yerken, veya başka bir yerde.
    Ama dün akşam yemek yediğimiz yerde çocuklardan çok daha fazla bizi rahatsız eden yetişkinler vardı.Adamın bütün soy ağacını öğrendik yahu.O kadar da sesli konuşulmaz ki ama:))

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ben de öyle yüksük sesli yetişkinlerden acaip rahatsız olurum. Çok çocuk insanı değildim ben de kızımdan önce, ama rahatsız da olmazdım. Sonuçta dünyayı anlamaya çalışan minik bireyler, biraz daha tahammüllü olmamız lazım sanki. Adacığın kutlama yemeği de 8,5 ayı da hayırlı olsun buarada, nice aylara inşallah :)

      Sil
  6. ben süpersonik rahat ve pasaklı olduğumdan mütevellit kızımıda öyle yetiştiriyorum :p ve bence kesinlikle doğru yoldasın.yapma etme diyerek en önemli zamanları olan keşfetme dönemlerine gem vurulmamalı.titizlik abidesi babalar dikkate alınmamalı.tabi Zi beni dışarıda evdeki kadar zorlamıyor.adeta bir heidi yapılcak ve yapılmayacak şeyleri biliyor hatta anieeeea diye soru sorar gibi bakar :)) bende şu yapılır şu ise yapılmaz diye açıklama götürüyorum zaten çok akıllılar dinliyorlar. evde çakidir o ayrı. çocuk sevmeyenlerde bi gitsin evinde otursun :p ben hiç rastlamadım daha öylesine neyse ki.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok akıllılar çook :)) biz de onu yapmaya çalışıyoruz, sürekli olarak neden olur neden olmaz anlatmaya, anlamasını sağlamaya çalışıyoruz. tabi ki çocuk, işine gelince dinliyor, işine gelmese de ilk seferinde uygulayamasa da en azında öğreniyor. İyi ki rastlamadın, ben de öyle travmatik bir olay yaşamadım neyse ki ama zaten olayın farkında olduğum için bir kaş göz bir bakışla insanların rahatsız olduğunu hissetmem yetiyor tedirgin olmama.

      Sil
  7. İleri ki yıllarda sosyal ortamın gerekliliğinden bir haber, (rahatsızlık verdiğinin farkında olmayan veya farkında olup umursamayan)biri olmak ile sosyal ortamı aşırı uyarılmış, gergin, dikkatli, vs.... olarak yaşayarak rahatsızlık vermemek adına her an rahatsız olan ve yanındakileri de bu yönde rahatsız eden biri olmak arasında bir yerlerde olmak var
    Bu ne zaman öğrenilir tabii ki çocuk iken....
    Bu "izi verme" ve "sınır koyma" dengesi nasıl ve ne zaman ve neye bağlı olmalı, bu uzun bir yazı konusu:)))
    İçten paylaşım(lar)a alkış(lar):)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. İlk paragrafta o kadar güzel özetlemişsin ki! Budur işte hissettiğim benim de!
      Benim ablam 2. sinden, o kadar geriliyor ki etrafa rahatsızlık veriyor diye, belki benim de rahatlığım biraz da onun bu rahatsızlığından.

      Çocuk sevmeyenle orta yol bulmak, farkında olmak, izin vermek , sınır koymak... Yorum için teşekkür ederim, çok güzel özetlemişsin :)

      Sil
  8. ah ah bu dışarıda yemek yemek beni çok geriyor.. dila sürekli kendi başına haraket etmek istiyor ve ben ne yazık ki senin kadar rahat olamıyorum :(

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sevgi bu durumda oyun parklı ablalı alanlar var, böyle bir şey çözüm olabilir, sen de dışarı çıkıp nefes almış olursun, Dila da enerjisini atar :))

      Sil
  9. Çocuklarımız için şarkı ve parmak oyunlarını videoya çekip yayınlamaya başladım.

    http://gulcinogretmenim.blogspot.com/

    beklerim.

    YanıtlaSil
  10. biz genelde onun seveceği ve özgürce hareket edeceği mekanlara gidiyoruz.Bu şekilde kendi yaşıtlarıyla kendi dünyasında oluyor.zamanla nasıl davranması gerektiğine kendi karar verecektir zaten.Hee tabi büyüklerin olduğu mekanlara da gidiyoruz ama çevreye aşırı bir rahatsızlık verdiğimizi düşünmüyorsam müdahale etmiyorum.Sonuçta adı üstünde ''çocuk'' büyükler gibi davranmasını bekleyemeyiz :) ben sadece evden çıkarken tok olmasına dikkat ediyorum, yanımıza da ilgisini çekeçek birkaç kitap ve oyuncak alınca bir süre idare ediyoruz, sıkılmaya başlarsa da babasıyla dönüşümlü geziyoruz peşinde.eh zaten çocuklu bir aile olarak uzun süre de kalmamız beklenemez gitiğimiz yerde :) Ama eve kapanmak da çözüm değil, ben herşeyi görerek deneyimleyerek büyümesinden yanayım.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok güzel söylemişsin, aşırı rahatsızlık vermediği sürece azıcık gürültü patırtı normal, onun dışında hep orta yol bulmaca :)

      Sil
  11. Ben hiç rahat biri değilimdir anneliğime de yansıdı tabii kasıntı hallerim.En çok evde rahat ediyorum şahsen ben:)Acı bir kaç restaurant deneyiminden sonra Melisle özellikle dışarıda yemek yemeye çıkmıyoruz.Pek meraklı pek hareketli olduğundan ne yediğimizi anlıyoruz ne konuştuğumuzu..zaten dışarıda geçirebildiğimiz zaman da az,yemek işini evde hallediyoruz.Ama dışarıdaysak ve acıkmışsak herkesin herkesi rahatlıkla rahatsız edebileceği IKEA'da ya da alışveriş merkezlerindeki fast foodcularda yiyoruz..Oturup bizimle sıkılmadan yiyebileceği zamanlar da gelecek tabii ama şimdilik ben bu düzenden memnunum:))

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. :) önemli olan mutlu olmak, nerde ne yaparken mutluysanız o'dur sizin icin en güzeli diye dusunuyorum. Yemeği evde halletmek de çok akıllıca. İkea bir curcuna oluyor evet, genel gürültüden çocuk sesi belli olmuyor, bir de çocuk eşyaları alanı var ya, en kötü orada saatler geçirilebilir :)

      Sil
  12. Benim eşim de biraz fazla rahatsız olanlardan.
    Alis kendince bağırmadan normal bir ses bile çıkarsa hemen şşşliyor. Halbuki o da bir birey.Biz nasıl fısıltıyla konuşmuyorsak o da konuşmamalı. Biz nasıl yanlışlıkla tuzu döküyorsak o da dökebilmeli. Veya isteyerek.
    Küçük bir bebeğe, çocuğa biraz fazladan tolerans beklemek bence o kadar da bencilce değil. Ve evet bazen dünya gerçekten de benim çocuğumun etrafında dönüyor. Çok üzgünüm.Özellikle çocuğu olmayanlar için.
    Aşırı şımarık çocukları ayrı tutarak söylüyorum, bence bazı insanların hiçbirşeye tahammülü yok.
    Çocuğum yere oturdu diye, ya da ekstradan 2 peçete parçaladı diye rahatsız olmam evet, ama kimsenin masasına gidip rahatsızlık vermesine de izin vermem.
    Karşılarında can düşmanları varmışçasına, bebeğime sırf bebek diye nefretle bakan insanlara da benim tahammülüm yok.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Eşin rahatsız olanlardansa sen mutlaka rahatsındır, değil mi!? Denge meselesi, ikiniz de --aynı sey bizim icin de gecerli-- rahat ya da rahatsız olsanız denge olmaz.
      Aşırı şımarıklığı bir kenara bırakırsak çocuklara tahammülsüzlük sanki hayata karşı tahammülsüzlük gibi geliyor bana da. Ancak yukardaki Merve'nin yorumunda yazdığı gibi kötü bir kaç tecrübe yaşandıktan sonra belki insan doluyor çocuk meselesine, o da olabilir.

      Sil
  13. Özgür bırakmakla, şımarıklık yapmasına izin vermek arasında nasıl da ince bir çizgi var değil mi? Ben de genel olarak rahat bir insanım, sık sık da dışarı çıkıyoruz hep beraber. Defne yerlere yatmış, üstüne dökmüş umursamam, ama tuzla oynamasına, nasıl kullanıldığını denemesine izin var, ama ortalara oyun diye saçmasına izin vermemeye çalışıyorum. Çocuksuz halimi unutmamaya çalışıyorum, tabi ne kadar olabilirse:) İşletme sahiplerinin tarafından da bakmaya çalışıyorum. Eşimin babasının restoranı var Bolu'da, hobi gibi. Oradayken kızdığımız müşterileri düşünüyorum. Bir sınır var, olmalı, ama tabi o sınır herkese göre değişiyor. Ben yine de Türk insanının genelinin çocuklara karşı tahammüllü olduğunu düşünüyorum. Ama dediğin gibi en rahatı, kalabalık arkadaş grubuyla çıkmak, herkes 5-10 dakika ilgilense olay çıkmadan, herkes keyif alarak, daha güzel geçiyor vakit..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Tubacım pek güzel özetlemişsin, aynen dediğin gibi belli sınırlar çerçevesinde özgür bırakmak çocuğu gerek. Zaten sınır çizilmez ise çocuğun rahatsız olduğunu okumuştum bir yerlerde, çocuk da sınırlarını bilmeli. Muhtemelen bebek diyip geçmeden 1,5 yaş civarı başlıyor sınır çizmek diye düşünüyorum, bu aylarda artık herşeyi anlıyorlar çünkü :)

      En güzel çözüm kalabalık özellikle kız grubu, ya da çocuklu grup:)

      Sil
  14. Bunun cevabını ben de çok merak ediyorum ve anne olmadan anlayamayacağım sanırım...
    Fakat çocuksuz bir aile olarak Merve hanımın söylediklerine katılıyorum. Eşim de ben de bu konuda çok fazla rahatsız oluyoruz. ama dediğiniz gibi şımarıklık ve rahatlık arasında ki fark çok önemli.biz bu tarz konular özellikle yolculuklarda etkiliyor.Deniz otobüsü veya şehirler arası yolculuklarda... Çocuğunu oyalamaya çalışıp susturan anneler tabi ki oluyor. Ama bize daha çok hiç umursamayan çocuğu ağlatıp, bağırtıp kendi haline bırakan anneler denk geliyor sanırım :) aslında biz böyle durumlarda çocuktan ziyade anne ve babaya daha çok sinirleniyoruz.
    Özellikle ben yaptığım işte çocuklu annelerle telefonda görüşürken en çok rahatsız olduğum konu; kucaklarında ciyak ciyak ağlayan çocukları varken telefon edip sesimi duymadıkları için bana bağıran, atar yapan annelere katlanamıyorum. Hem beni geriyor hem kendi geriliyor.
    Keşke etrafımızda bize denk gelen çocuklar Alya gibi olabilse :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. hah bu arada bloğumda mimlendiniz :) sevgiler:)

      Sil
    2. Haklısın tabi ki çocuğun bir suçu yok anne baba sorumlu ondan. Mesela ben de Alya'dan önce uçakta özellikle bir kere de bir bebek olmadan uçamayacak mıyım derdim, Alya ile uçmamız gerektiğinde araştırdık, inerken ve kalkarken emzirirsen kulaklarının rahatsız olmayacağını öğrendik ve Alya 10 saat uçuşta hiç ağlamadan uçtu!

      Ve anneler hep der ya "anne olmadan anlamazsın" Bu da çok doğru bir laf, nasıl bir anne olacağını, çocuğun olunca nasıl davranacağını asla bilemiyorsun :)

      Mim için çok teşekkürler, ilk mimim oldu bu :) sevgiler

      Sil
  15. Nazlı şimdi bir yaş ara ile iki çocuğu olan annenın sesine kulak ver: )))

    Kim nasıl hareket eder bılmem ve karısmak da haddım degıl ama ben/biz rahatız sınırlarımız aşılmadığı sürece. Yani çocuk bunlar durdan sustan anlar mı? Senin gibi düşenebilir mi? Yapma etme demenin nedenini bilebilir mi? Elbette anlamıyorlar. Onlara göre evin dışında bir mekana gidilmiş ve özgürlük belki de. Eğer ki bir başkasının sınırlarına tecavüz etmiyorlarsa sorun yok bizde. O kadar çocuk sesi kaldırmayan da gitmesin çocuklu yere. Biz özellikle çocukla gidilen mekanları tercih ediyoruz.
    Benim de çocuklar yokken evime gelenler oluyordu. Elbette kırılan dökülen şeylerim oldu ama napıım, kendilerine birşey olmasın. Eşyadan da azade etmek lazım, dünya malı hepsi. Silebildiklerimi sildim, lekesi kalanları baktıkça hatırladım.
    İşin özü ben çok takmıyorum ve çocuklarımı da sıkmıyorum. Bazen de baktım sağdan soldan gelenler var üstümüze, usulca kaçıyoruz oralardan.
    Sen bildiğin yoldan ayrılma kaderdaşım: ))

    YanıtlaSil

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...