Perşembe, Aralık 15, 2011

Arıza

Pazartesi gününden beri ilk yaptığım şey perdeleri açmak. Patronumun perdelerini. Çünkü pazartesiden beri artık onlar artık benim de perdelerim :) Yeni bir odam var, onun odasına bakıyor, toplantı yaptığı koltuklara, ve gerisindeki ada/deniz manzarasına. Toplantılarına "time keeper" olmaya aday oldum, ciddiye almadı... İlk defa odam olacak diye pek bir heyecanlıydım başlarda. Yıllarca etrafa "expose" olan kubiklerde çalışanlar anlarlar odanın kıymetini, kendi alanının olma özgürlüğünü. Şimdi ise patronla gözgöze bu satırları yazarken banka veznesinden hallice odamda "kendi odama sahip olma sevincini" tekrar bir gözden geçirmekteyim.

Bazen ofise girdiğim andan itibaren eskiye gidiyor aklım, Alya öncesine. Ofis ortamının rutin hayatını sorgulasam da yaptığım işten keyif aldığım/sosyalleştiğim bir ortam olan mekan, şimdi nasıl da gözüme batmaya başladı, anlamsızlaştı, sadece para için geliyormuşum gibi hissetmeye başladım öyle böyle değil...

Geçenlerde sosyal medyada bir arkadaşım yazmış:
"-Çocuk da yaparım kariyer de lafını bir erkek çıkarmadıysa ne olayım" Kesinlikle katılıyorum. Laf erkeklerden açılmışken kadınlar daha titiz daha sebatkarlar ama erkekler pratik ve stratejik zekalarıyla insan ve iş yönetimi konusunda daha iyiler iş hayatında kadınlara göre. Bence. Her kadın illa ki bir erkek yöneticiyi ister, boşuna değil. Ve bir de araba kullanımı konusunda erkekler daha iyiler bunun konumuzla bir ilgisi yok :)

Patron kıllandı galiba, kendime kendime gülüşümden mi ne, hadi biraz-cık da iş yapayım, sene sonu malum yoğunuz. :P

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...