Pazartesi, Mart 23, 2015

Bir aile geleneği olarak LakLak


"- anne, hani sen bana yapıyorsun ya, ben de miki mouse'a yapıyorum, bak!"

bana da babam yapardı, Lak Lak derdi adına, 
ablamla sıraya girerdik, hala hatırlıyorum bizi böyle ayaklarıyla havaya kaldırdığındaki heyecanımı, mutluluğumu, bi daha bi daha isteyişlerimi. 

ne güzel böyle geleneklere sahip olmak, 
sevgiyi mutluluğu çoğaltabilmek.


Cuma, Mart 20, 2015

Lego Turnuvası 2015

 Daha önce duydunuz mu bilmiyorum--umarım duymuşsunuzdur-- Bilim Kahramanları Derneği tarafından bu yıl 11.’si düzenlenen bir LEGO turnuvası var. Daha fazlasını merak edenler yapılacaklar listesine buyurun -->
 
15 Şubat'taki İstanbul Kültür Universitesindeki ayağına biz de katıldık Alya ile. Babamız turnuvada en gönüllü gönüllülerden biri olarak canla başla çalışırken, biz de babamıza destek verdik. Ama o kadar güzeldi ki böyle bir ortamda olmak, böyle güzel şeyler organize eden insanlarla, böyle akıllı çocuklarla böylesi neşeli bir ortamda yer almak insanın geleceğe dair güvenini artırıyor resmen.
 
İzmir'deki ayağında yapılan şu videodan da ne kadar renkli ve güzel bir ortam olduğunu anlayabilirsiniz:
https://m.youtube.com/watch?feature=youtu.be&v=QGgXutT5nTo
 

  
 



Biz sabah erkenden oradaydık tabi ki, ve tüm koltuklar bizimdi :)
 


Bilim Kahramanları derneği hakkında fazlası için:
 

Çarşamba, Mart 18, 2015

Tatli Ruyalar


"Yıldızlardan birinde ben yaşıyor olacağım. Ben gülüyor olacağım bir tanesinde. Ve geceleyin gökyüzüne baktığında bütün yıldızlar gülüyor gibi olacak. Dostlarin seni gulerek gokyuzune bakarken gorduklerinde delirdigini sanacak"

Antoine de Saint-Exebury


Pazartesi, Mart 16, 2015

Cicekler sundum sana seversin diye




There are three things that a child can teach an adult: 

1-To be happy for no reason
2-To be always busy doing something
3-To know how to demand, with all one's might, what one wants

Paolo Coelho

İlk yazı


4 yaşa günler kala Alya kendi adini yazdi ilk defa, sanki normal bir şeymiş gibi, sanki zaten her gün yazıyomuş gibi, benim şaşkın bakışlarım altında. Sanirim okulda öğrettiler!? Ha derseniz ki ne önemi var, sen kendi ilk yazdığın yaşını hatırlıyor msn, hayır, ama şuanda dünyanın en önemli ayrıntısı gibi geliyor. Tarihe not.



Pazartesi, Mart 02, 2015

Kütüphanedeki Aslan








Bu cumartesi çocukların müzelerin hakkını verme yaşını keşfettim, 4 yaş civarıymış. Alya çok küçükken de hep götürdüm (Bkz. Bienal, 4Kadın, 1Adam ve1Bebek ) ordan oraya koşturan bir bebekken şimdi her bir resmin önünde durup resimlerin isimlerine bakıp türlü yorumlarla müze ziyaretini daha da güzelleştirdi, denemelisiniz.

İstanbul Modern müzesi İstanbul'da en sevdiğim mekan. Ancak alt katında bir de kütüphane var ki ilk defa girdim Alya ile. Kitaplar seçtik, okuduk, yerlerine koyduk, kurallara hep uyduk, ve bir de karakter seçimleri yaptık, son günlerde okuduğumuz bir kitaptan etkilenerek: Kütüphanedeki Aslan

Bir Dolap Kitap'in Yıldıray'ı şu şekilde özetlemiş kitabı, benim de ilk okuduğumda gözlerim doldu:

"İyi Cüceler’deki bir raftan aldığımdan beri tekrar tekrar okuyorum bu öyküyü. İnsanın içini sıcacık yapıyor… Okurken bazen coşuyorum, handiyse “Kalk Hanım, kütüphaneye gidiyoruz,” diyeceğim geliyor Banu’ya."

Kitapta 2 karakter var, Bay Vızvız ile Bayan Tatlıhava. Biz onları İstanbul Modern'in Kütüphanesin'de de gördük. Hatta Bayan Tatlıhava bize çıkarken "Hoşçakalın" bile dedi. Alya'nın gözleri açıldı:

"Anne, Bayan Tatlıhava'nın bize böyle bir şey diyeceğini hiç bilmiyorduk, değil mi? Tüm kurallara uyduk, kitapları aldığımız yere koyduk, ondan herhalde, değil mi" dedi,

ve bunu bir iki kez daha tekrar etti. Benim için de bir ilk oldu, çevremdeki insanlara karakter giydirdim, onlarla ilgili tahminler yaptım, konuşturdum. Bu durumdan aldığım keyfi anlatmaya kelimeler yetmez sanırım.

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...