Çarşamba, Mart 28, 2012

Van Gogh Alive

İlk gittigimizde çıldırdı bizim ufaklık, sürekli değişen görüntüsüyle, müzikleriyle, panayır alanında yürüyüş halindeyişçesine takılan dinamik ahalisiyle 10 aylık bir bebek için bile muhteşem bir sergi.
10 aylık sevdiyse 7 yaşında bayılır diye bir de yeğenimi götürdüm, Van Gogh ile ilk tanışmasıydı, kocaman açılan gözleriyle nereye bakacağını şaşırdı. Bir de fotograf makinesi vardı, oradan oraya koştu muziklerden de etiklenerek, dansetti bine yakın fotoğraf çekerken ve Van Gogh eminim ki hafızasına kazındı. Bir de çıkmadan sanatçının Arles'teki odasına konuk olduk 4 kız, pek keyifliydi :)


Van Gogh Alive
Tophane'deki Antrepo'da
15 Mayıs'a kadar.

Bu kadar etkilendiğim, güzel bir sergi hatirlamıyorum.
Mutlaka fırsat yaratıp gidin.
Bebek/çocuk ya durmassa diye korkmayın, müzikler öyle güzel ve gür ki bagırsa dahi kimseyi rahatsız etmessiniz.

Salı, Mart 27, 2012

bir çift koccaman parlak lacivert göz

Bu sabah bir çift koccaman parlak lacivert gözle burun buruna uyandım.
Sessizce.
Ben bir kere açtım kapadım gözümü.
 Sonra O.
İkimiz de nerede olduğumuzu hatırlamaya çalıştık.
Ve sadece saniyeler sürdü onu içime sokacakmışçasına sarıp sarmalamam, öpüp koklamam.

Evet hala arada sabaha karşı uyandığında bizim yatağımıza alıyorum Alya'yı dayanamayıp. En sevdiğim şeylerden biri ona sarılıp uyumak. Eveeeet biliyorum alışırsa fena, ama zaten ben alıştım ondan önce. Ne yapılmaması gerekiyorsa yapıyorum(z). Kucakta taşıyoruz, yatağımıza yatıyoruz, odasını bile ayırmadık bizimkinden, geceleri uyandığnda hala meme veriyorum... daha da sayabilirim. Bu da benim "attachment parenting" açılımım :) hadi hayırlısı...

Attachment parenting kavramıyla hamileliğimde tanışmıştım, nasıl bir anne ve baba olacağımıza dair meraklandığımız dönemlerde. Genel olarak kendi iç sesinizi dinlediğiniz, bebeğinizin verdiği işaretleri takip ettiğiniz, meme vererek, ağladığında kucağınızda sakinleştirerek, sevgi sözcükleri fısıldayıp en önemlisi ihtiyaçlarını anlamaya çalışarak büyütmek onu. Ama bebek büyüdükçe gerektiğinde hayır diyerek sınırlamalar getireceğinizi de bilmek.

Pazartesi, Mart 26, 2012

Kitap Perimiz ile Söyleşi


Sevgili bir dolap kitap ekibi dünyalar tatlısı babannemiz ile babanne olmak üzerine röportaj yaptı. Ona kitap perisi demeleri pek hoşuma gitti, gözlerim doldu okurken, gurur ve mutluluktan duygulandım. Alya da çok şanslı bir bebek ama kıymet de biliyor, en sevdiği oyuncak! kitaplar :)

Röportajı orijinal halinde güzel güzel okuyayım derseniz buyrun buradan: http://www.birdolapkitap.com/2012/03/23/bdk-hafta-sonu-sayi-4/

Herkese güzel bir hafta diliyorum...

Cumartesi, Mart 24, 2012

Önüm arkam sağım solum

 
Zaman hızla akıyor. Daha geçen haftasonuydu, iki çocuklu olmuştuk yine--neyseki bir  kaç saatliğine! unutumuşum yeğen bakmanın ne kadar zevkli olduğunu, oyna oyna eğlen koş koş yorulunca devret annesine dinle kafanı--Alya öncesi. Alya sonrası dinle kafanı kısmı yok, haşatımız çıktı tabi, eve kendimizi zor attık.
Herkese iyi haftasonları! 

Cuma, Mart 16, 2012

İlk ayakkabı

11 aydır ayağına ayakkabı geçirmeyen, geçirdimi anında çıkaran kızımın yavaş yavaş! ayakkabıyla aralarını yapma ihtiyacıyla en cool pek cool nike ayakkabılarını aldım heyecanla geldim eve, daha da heyecanla giydirdim Alya'ya. Yerinde duramayan bebek oturup kaldı iyi mi! Incelemekten, evirip çevirmekten , her tarafına değmekten ve tabi ki çıkarmaya çalışmaktan ama en çok meraktan oturdu kaldı. Altı çok sert de değil ama tabi önerilen kifidis ayakkabıları gibi esnek ve ortopedik de değil. Neyse acelemiz yok, her gün 1 kere giyip çıkarıyoruz şimdi, bir tür ritüel oldu :)
Buarada yine her yeni başlangıç gibi çok basit şeyleri öğrenmem gerekti: kaç numara olur bebek ayakkabısı?!, 20-21 numara 1 yaş için uygunmuş, Alya'mın  büyük ayaklarına 21 numara anca oldu, kime çektiyse :)


Ayakkabının nasıl olması gerektiği ile ilgili:
  • Bebek ayakkabısı yumuşak ve esnek olmalı, bebeğin dengesini kurabilmesine izin vermelidir.
  • Topuk kaymayacak tarzda olmalı yük vermeye ve gerilmeye dayanıklı olmalı, yüksek topuklu ayakkabılarla düşebileceği için kaçınılmalıdır.
  • Yüksek bilek desteği olan ayakkabılar (bot) genelde gerekli değildirler; ama ille de kullanılacak ise de ayağın ve bileğin bebek tarafından hareket ettirilebildiğinden emin olunmalıdır.
  • Ayakkabı ayağı sıkmamalı hava alarak ayağın serin, rahat, koku yapmayan, kuru ortamda kalmasına izin vermelidir.
  • Tahriş etmeyen, allerji yapmayan ayakkabılar tercih edilmelidir.

Perşembe, Mart 15, 2012

Müjde

Bebeğinin üst dişleri çıkıp da hala emziren annelere müjde!  
Alt dişlerin keskinliğinden, bir iki ısırma girişimine verdiğim normal üstü tepkiden sonra ben epey bir korkmaktaydım. Alt dişlerle araya en azından dil giriyor, bilerek ıssırmassa problem olmuyordu, ama üst dişlerde böyle bir durum yok.
Neyse ki tecrübe edildi ki korkacak bir şey yokmuş, ağzını nasıl oluyorsa koccaman açtığı için üst dişler menzil dışına çıkıyormuş :) yeyy!

Salı, Mart 13, 2012

11 ayı devirdiğimiz haftasonu


Bu haftasonu bir şeyler oldu ve kızım birden büyüdü! 11. ayını devirdi bu haftasonu, cuma günü randevumuzda Alya'nın yürüdüğünü duyan doktorumuz bunu bir "milestone" olarak aldı ve dedi ki "-madem yürümeye başladı şunları yapabilirsiniz yürüyen bir çocuk için:

 - kurallar koymaya başlayın, çocuklar sınırları sever, sizin düşündüğünüzün aksine sınırlarını çizerseniz daha mutlu olur bebekler/çocuklar--->artık bazı şeyler için tutturmaya başladı Alya, doktorumuzun dediği gibi çok net bir şekilde hayır olmaz diyince Alya'nın da dikkatini balka bir şeye çevirdiğini gözlemledim, işe yarıyor!

 - katı gıdasını bulamaç yerine sizin yediğiniz formatta verin, tabi ki yine şeker ve tuz yok--->sanki hem ben hem kızım doktorun bu lafını bekliyorduk, ertesi sabah her zaman benim çektiğim sütümde ezdiğimiz peyniri elinde aldı ıssıra ıssıra, suratını ekşite ekşite yedikten sonra ardından bir de kendimiz için yaptığımız domatese yumurtayı kaşık kaşık götürdü, inanamadım!

 - sadece kendi istediklerini yapmasın, siz de direktifler verin, onu getir şunu götür gibi--->zaten buna bayılıyor, bir odadan aldığı çoraptan leğene değişik yelpazedeki çok çeşitli eşyaları başka bir odaya/kişiye bırakıp teslim ediyor, bazen de teslim etmiyor sürekli elinde sallaya sallaya dolaşıyor!

 - ayakkabı için acele etmeyin, kendi çıplak ayağı daha iyi, en fazla çorap giydirin evin içinde en sağlıklısı--->zaten sevmiyor bir şey giymeyi, çorabını çıkarmaya bayılıyor, emmeye başlar başlamaz eli ayağına gidip çorabını çıkarıyor diğer yandan da emmeye devam... ne komik şu bebekler! :)

Bir de cumartesi günü çok kesin ve net bir şekilde "anne" dedi, kalbim duracak sandım! Hecelemeleri arasında daha önceleri de "anannenan" veya "inne" gibi ortaya karışık şey!lerin döküldüğü oldu ağzından, hani tam kelimeyi bilemezsiniz de gevelersiniz ya aynen ondan, ama cumartesi günü gözümün içine bakarak o kadar güzel anne dedi ki, dünyaları verebilirdim. Babaannemiz diyor ki
"-Böyle heyecanla beklersin anne desin diye, bir zaman sonra da aman yeter daha fazla anne demesin dersin!" Ama şimdi desin istiyorum anne, bir kere daha desin, bir kere daha :)
Diyorum ya büyüdü kızım bu haftasonu, birden ve hızla büyüdü!

Cuma, Mart 09, 2012

yorgun anne


Bugun şirketimin kadınlar günü hediyesi olarak düzenlediği "çalışan kadın iyidir, güzeldir, hoştur, çalışmaya devam" konulu panelde arka fonda yukardaki resim dönüyordu şirketteki tüm diğer anne-bebek fotolarıyla birlikte, pek duygulandım.
...
Çok yoğun geçen haftada geldiğim son nokta kucağımda laptop uyuyakaldım dün! Ve bugun yine sabahın 3u oldu ve yine laptop başında çalışan ben. 
Acilen bahar gelsin, çocuklar gibi şen olalım.

Salı, Mart 06, 2012

hastayım, hastasın, hasta

Sümüklü familyası olarak geçirdiğimiz haftasonu Alya'nın burun akıntısıyla başladı, çıktı ortaya Sinomarin, yine de önce beni yatırdı boğaz ve baş ağrısına eşlik eden o bitmek tükenmek bilmeyen burun akıntısı ile birlikte. Zorluk emziriyor olmak, ilaç yok yatıcaksın mecruben, tek çaren. Ben ayaklandım derken koca hasta yattı bu sefer aynı semptomlar, o gece uyumayıp uyutmayan bir Alya ile tur tekrar bana geçti.
 Buarada Alya'da hala sadece bir burun akıntısı. Anne sütü koruyor derler ya ben zannederdim ki bebek emerken hiiç hasta olmuyor! Değilmiş! Hasta oluyormuş bebek ama daha kısa ve kolay atlatıyormuş. Misal aynı virus beni ve kocayı yatırırken bebeğin sadece burnu aktı!
Velhasıl bizim evin haftasonu portresi o yatak senin bu divan benim kapışan sümüklü anne babasının önünde koşturan sümüklü bir Alya :) Umarım sizinki daha güzel geçmiştir.
Herkese sağlıklı haftalar efenim.
foto : Klimt'in Kiss resmi gibi olmamış mı!? Araya bir bebeğin sıkışmış hali :)

Perşembe, Mart 01, 2012

çamaşır-bulaşık


Şuaralar Alya'nın en büyük heyecanı çamaşır asmak/toplamak ve bulaşık makinesini yerleştirmek!
O kadar ki çamaşır/bulaşık kilit kelimelerimiz, eve yeni gelmiş bile olsam--normalde yapışık ikizler gibi dolaşıyoruz ben evdeyken-- çamaşır diyen ya da bulaşık makinesinin kapağını kazara açan kişinin peşinden koşma olasılığı epey yüksek :)
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...