Çarşamba, Mayıs 30, 2012

Bir bebeğin vesikalığı nasıl çekilir?

Gidilir Zümrüt'e(Bir fotoğraf stüdyosuna)
Bebek oturtulur bar sandalyesi kıvamında uzuunca bir sandalyenin tepesine
Fotoğraf çeken abi tüm şaklabanlık yeteneğini koyar ortaya
Babanın şaklabanlık katkısını reddedecek derecede güvenlidir fotoğrafçı abi
Buarada arkadan tutmakta olan anne heyecanla beklemektedir
Bebeğin minicik bir hareketi karşısında bebeği kaptığı gibi indirecektir yere
Neyse ki bizimki görüldüğü gibi pür dikkat vizöre bakmaktadır
Biyometrik olması gereken vesikalıkta da zaten gülünmemesi gerekir-miş ama
Alya kadar güleryüzlü bir bebeği bu kadar suratsız ve ciddi çekmek de ayrı bir yetenek, sanırım :)
Ödül olarak tabureden iner inmez ortamdaki kedilerle oynanır az biraz
Ve ilk vesikalığımız tarihe kaydolur böylece.

Salı, Mayıs 29, 2012

Bu sabah


"(h)av"

direk gözüm açıldı tabi, sabahın ilk ışıkları odaya dolmuş, ev sessiz, 
sonra tekrar:
"(h)av"
fransız gırtlağı ile, "h"'yi biraz yutarak. Sonra art arda
"hav, hav"
ve birden dank etti sanırım uykudan uyanmış olduğu, hemen yatağında ayağa kalkmaya çalışırken, diğer yandan gözlerini açmaya ve bir yandan da "anne" diye seslenmeye başladı. Evet gözlerini açmadan yatakta otomatikman ayağa kalkıyor uyanır uyanmaz :) Ben zaten hazır olda bekliyordum, ve dünyanın en tatlı "hav"lamalarını beynimin en özel köşesine koyuyordum.
Ancak görme özürlülerin sahip olduğu türden bir duyma yetisi/algısı ile benim hiç dikkatimi çekmeyen sesleri işitiyor ve tekrarlıyor Alya, inanılmaz.
Yeni doğum yapmış arkadaşıma söylüyordum daha yeni:
"6 ay sıkın dişinizi, 6 aylıktan itibaren her ay bir öncekinden daha tatlı oluyor",
ama sanırım bu bıdı bıdı konuşma ve ses çalışmaları en en tatlısı.

Beatrice ile tanışın

Beatrice icin Kaynak

Yoğun günler birbirini kovalarken
Zamanı durduran cümleler kulakta çınlar
"anne meme" den sonra
"baba gitti"
2 senenin ardından
Bin yıldızlı bir kaç gecenin hayaliyle
5 yıldızlı Beatrice ile karşılaşılır
El yapımı her tatlı oyuncak hayvancığı almak isteğiyle
Yüzde bir gülümseme
Gözler ağırlaşır...

Herkese tatlı rüyalar!

Cuma, Mayıs 25, 2012

Doğum Sonrasındaki İlk hafta!

Yoğun bir gündeydik, öğlene doğru maillerime bakınca çok yakın bir arkadaşımın, oğlu ilk hafta kilo alması gerekirken veren 1 haftalık bir annenin mailini aldım, aşağıya kopyaladığım mutfak sahnesinde dakikalarca güldüm. Ne kadar trajikomik anneliğin ilk günlerindeki acemi hallerimiz... çabuk geçiyor, çabuk öğreniyoruz neyse ki ama o acemilikte neler yapmıyoruz ki. Ben mesela totem yaptım, nolur bir güncük daha emzirebileyim allahım derken 13 ayı devirdik ve halen emziriyorum ama bununla ilgili tek kelime yazmadım, yazamadım, şuana kadar. Hala da çok detaya girecek değilim, totem yaptım bir kere, susuyorum ve sizi müthiş mizah duygusuyla tazecik anneyle başbaşa bırakıyorum, bakın bakalım tanıdık gelecek mi :) Herkese iyi haftasonları!

Biraz mutfaktaki halimden bahsetmek istiyorum: Mutfağa girdiğimde herşey bana farklı bir boyuttan gülümsüyor adeta. Yiyecekler benimle konuşuyor:
"Beni ye, ben süt yaparım, oğluna kilo da aldırırım."
Ben de başlıyorum o küçücük yerde maratona. Önce nerden başlayayım, hımm, biraz komposto içeyim, 4 tane yok 5 tane hurma yiyeyim. Hurma gaz yapar, ama süt de yapar, önemli olan süt. heh tamam. Humana nerde, humanayı unutma. Şerbet de içeyim. Malt içeceğim nerde, maltı getirin bana. Onu da içeyim, kiraz da yiyim o zaman. Meyve yemiyorum doğru düzgün, ondan da olabilir oğlumun kilo vermesi. Kiraz heh dur elmayı da ısırayım. Bir dakika dere otu ve maydanozu hazırlamıştım ekmek arası kim aldı çabuk söyleyin yakarım, affetmem. :)) Onu da yedim mi, tamam. Hiiiih protein yemedim! Köfte, yumurta o da tamam. Biraz zeytinyağlı fasülye, biraz semizotu ki sebzem eksik kalmasın. Üzerine yoğurt. Eee süt içmedim. Onu da iç. Eksik birşey kaldı mı??? Düşünün bakiim. Yoktur heralde. Isırgan otu kapsülü tabi yaa ben de diyorum ne eksik.
Lohusa Anne: "Aldın mı kapsülü?"
Taze ve heyecanlı baba :"Alamadım daha canım, sıra gelmedi."
Lohusa Anne: "Ne demek alamadım. Ben burada elimden geleni yapıyorum, 250 kilo olacam süt yapacam diye, çabuk git ve al, lütfen, bak ama lütfen diyorum yoksa çok fena ağlarım, bir daha susturamazsın."
Çaresiz ve heyecanlı baba : "Tamam canım, hemen gidiyorum"
Başka birşeyi unuttum mu diye mutfaktaki buzdolabı dahil bütün dolapları aynı anda açıyorum, kontrol ediyorum. Benden gizledikleri, süt yapıcı birşey var mı diye. :)) Olmadığına kanaat getirdiğimde, içim biraz rahatlıyor ama yine de çok güvenmiyorum tabii. Şimdilik elveda mutfak. 1-2 saat sonra tekrar aynı şeyler :))

Dünyada neler oluyor, Türkiye'de neler oluyor, kim nasıl, nerede, hiiç umrumda olmayan garip bir süreç. Önemli olan nedir? Benim sütümün çoğalması ve bebişin kilo alması:))
foto:ameliakayphotography

Çarşamba, Mayıs 23, 2012

Çocuklar nesneleri farklı görürler


Bayıldım file :) Çok doğru, yoksa nedir çocukların temizlik malzemelerine ve tüm diğer herşeye gösterdikleri bu heyecan :)
Resim : Adev (araştırma destek eğitim)

Melekler koruyor

"Bebekleri Melekler koruyor"

Yoksa nasıl olurdu
Sürekli ve artan bir şekilde
Sonuçlarını hiç düşünmeden
Sonsuz bir sınırsızlık içinde hareket eden
Kendileri de melek kıvamında bu tatlı varlıkları
Melekler korumasa
Nasıl yetişirdik bilemiyorum

Foto : İzicim

Salı, Mayıs 22, 2012

Ev aktiviteleri

Alya'nın son günlerdeki en sevdiği ev aktiviteleri :)

Kim demiş bebekler kitaptan anlamaz diye, Alya oturmayı öğrendiğinde kendi kendine ilk yaptığı şey kitap çevirmekti, Aç Tırtıl bunun için biçilmiş kaftan, daha önce yazmıştım.
Şimdi ise oyuncaklara hiç ilgi göstermeyen bebeğim, minik kitaplığına gidiyor, istediği kitabı seçiyor, getiriyor ve gözümüzün içine sokma şeklinde belirterek kitabı okumamızı, yani kitaptaki resimleri anlatmamızı istiyor: 
her kedi gördüğünde "kedi",
köpek gördüğünde "hav",
kurbağaya "bak"
ördek ve kuş farketmiyor onun için "cikcicicik" diyor
bıkmadan, usanmadan
bu sabah da çocuğun annesi diye anlattığım yerlerde o da "anne" diye tekrarlıyodu :)

buarada bu hafta Alya "gitti" "geldi" "attım" gibi fiilleri de tekrarlamaya başladı bizden sonra, bir çocuk için ne zaman konuştu denir acaba? İlk cümlesini kurduktan sonra mı? İlk fiilini söyleyince mi? İlk kez ağzından bir kelime çıkınca mı "dede" "baba" ya da "anne" gibi?

Diğer ilgilendiği şey de JOVO click'n construct. Çok sevgili teyzelerinden Aslı teyzesi doğum günü hediyesi olarak almıştı, zeka geliştirici yeni jenerasyon lego olarak. Koccaman tahta bir kutusu var bu yap boz parçacıklarının, kutuya biniyor iniyor kutuyla ayrı oynuyor, parçacıkları saçmaca, ayırmaca kutuya atmaca şeklinde değişik tarzlarda parçacıkları ayrı oynuyor.  O sevdiği için ben daha çok seviyorum :)

Pazartesi, Mayıs 21, 2012

Long Weekend

Gelin&Damat ve fotoğrafçılarının baskınına uğramış güneşli bir Fenerbahçe Parkı
Yeni oturma çalışmaları yapan Yiğit ile ilk piknik
Gelinciklerin güzelliği ile
Çimenlerin çağrısı eşliğindeki park turumuz sırasında
20 senedir geldiğim parkta çocuk parkının oluşunu keşfedişim
Alya'nın yeni merakı kaydırak sevdası
Cumayı da haftasonuna katınca uuzayan tatil ertesi
Haftasonu anısıyla hafifleyen Pazartesi
Herkese neşeli güzel bir hafta diliyorum...

Pek kıymetli harika fotolar : Susuu

Cumartesi, Mayıs 19, 2012

Sapanca'da keşif gezisi


Alooo?
Alice harikalar diyarında:



Araba ile Istanbul'a 4 saatlik mesafede olan Eskişehir ile başlayan ilk şehirler arası yolculuğumuz Sapanca'da 1 gün konaklayarak son buldu. Yolculuklarımızı hep Alya'nın en uykulu olduğu zamana denk getirdik, arabada geöirdiğimiz uzun süreleri sakin geçirebildik. Yolculuğa çıkmadan önce ananesi merak etti, her gün günlük düzenli yemek yapılan, organik gıdalardan başka bir şey yemeyen torunu gezi boyunca ne yiyecek? Annesinin cevabı :
" Ne bulursa onu"
Gerçekten de öyle oldu, kah bizim yediğimizden kah memeyle geçiştirerekten yemek konusundaki titizliğimizi 13. ayımızda geri bırakmış olduk. Sadece yemek değil, aynı durum uyku düzeni ve hijyen konusunda da geçerli, yolculuk sırasında bildiğimiz tüm kuralları unutup, kasmadan o koşullarda neyi ne kadar bulursak şükrettik. :)
[Bunları biliyor muydunuz, biz yeni öğrendik : bebekler için hemen her restorantta mama sandalyesi ve hemen her otelde park yatak sağlanıyor!]
Sapanca'da kaldığımız otel Villa Sapanca'da becerikli ev sahibesi karşıladı bizi sıcacık bir yakınlıkla. Gece hemen göl kenarında aldık soluğu, Villa Sapanca'dan 4 dakika yürüme mesafesinde. Sezonu açılmamış bir cuma gecesi için göl kenarı bulmayı beklediğimden daha fazla kalabalık ama tam bir yaz gecesi neşesindeydi, Alya'nın kendine bir park ve yanına da bir arkadaş bulması uzun sürmedi. Gecenin 10unda salıncak sallayıp çekirdek çitlerken hayatımız gibi tatilimizin de kökünden nasıl bir değişim göstermiş olduğunu huzur ve mutlulukla farkettim.

Ertesi gün, otelimizde kahvaltı olmamasını bir şans bilerek Istanbuldere Alabalık Evi'nde harika bir köy kahvaltısı yaptık, restoranın sevimli köpeği, cılız akan şelale ve binbir kuş cıvıltısı eşliğinde. Biz açtık sabah 9'da orayı ama 11de terkederken bir ordu dolusu insan bıraktık ardımızda. Sadece Istanbuldere'nin yemyeşil ormanı bile "Sapanca'da yapacak hiçbir şey yok" diyen Istanbulluları yanlış çıkarmaya yetecek güzellikteydi.

Kahvaltı sonrasında araba ile trekking turu yaptık sessizce, uyuyan güzel uyuyduğu müddet. Derken yeni gps'imiz iphone map'te görünmeyen ama otel sahibemizin önerdiği bir alanı el yordamıyla keşfettik: Kırkpınar havaalananına giden yürüme parkuru. Evren'in keşfettiği ördek, sandal ve göl üçlemesinde olabilicek her türlü kombinasyonda fotoğraf çekip yemyesil göl kenari boyunca 2 saatlik yürüyüşün ardından detox niyetine gecen guzel gunu sonlandirmak icin 1 saat sonra evde olmanın mutluluğuyla yola çıktık.

Cuma, Mayıs 18, 2012

Sempozyum Notları


Çok gurur verici, çok duygulandırıcıydı Çocuk ve Gençlik edebiyatında Aytül Akal sempozyumu. Ara ara tekrarlıyorum, tekrarlamaktan mutluluk duyuyorum, kendileri annem olur--kayınvalidem aslında ama bu kelimeyi hiç sevmiyorum, kötü çağrışımları var, kayınvaldeme anne demeyi tercih edebilen ve kayınvaldeden çok anne yakınlığı hisseden şanslılardanım-- Ressam Mustafa Delioğlu ve Mavibulut yayınevi kurucusu Fatih Erdoğan'ın onur konukları olarak ödül aldıkları, büyük salon dışında Mustafa Delioğlu'nun kitap resimlerinden oluşan sergi eşliğinde, Vali'nin de katılımıyla eşsiz, herkese nasip olmayacak derecede güzel ve tabi annemin renklerine yakışır derecede renkli bir organizasyon yaşadık ağzımız kulaklarımızda.

Alya ve benim girebildiğimiz oturum sayısı 4'ü ve içerde kalma süremiz toplamda 10 saniyeyi geçmedi malasef, bizimki bir iki bakındıktan sonra konuşmacıları kıskanarak hemen konuşmaya başladığı ve tüm gözleri ve ilgiyi konuşmacılardan kendine çektiği için bir süre sonra denemekten vazgeçerek kampüslü gençlerle takılmaya karar verdik. Zaten Eskişehir ve sempozyum havası öyle yarıyordu ki 2 saati bulan gündüz uyumaları yaptı Alya, hiç ona göre değil normalde. Kalabalıkları, ilgiyi, yeni yerleri keşfetmeyi ve bir de babannesini pek seven kızımız 3 gün boyunca pek memnundu halinden, onunla dolu dolu 3 gün geçiren annesinin ise değmeyin keyfine.

Çarşamba, Mayıs 16, 2012

Anadolu'nun Viyanası


Kime söylesem "Aa Eskişehir'e mi gittiniz, çook güzelmiş ben de gitmek istiyorum!?" cümlesini işittim ben daha şehri anlatmadan, ee bana da bunu teyit etmek kaldı sürekli "Evet çok güzel bir şehir, mutlaka gidin!"

Gerçekten çok güzel ve modern bir şehir. Tüm şehri dolaşabileceğiniz tramway sistemi ile karşılaştık şehre adım atar atmaz. Osman Gazi Universitesinin karşısında yer alan otelimiz Roof Garden önünde bulunan durak ile Alya'nın kelime dağarcığına yeni kelimeler kattık: tren ve kondüktör(kabul, bu biraz zor :) Artık tren dediğimiz an elini sallamaya başlıyor. :)

Eskişehir'e Anadolu'nun Viyanası sıfatını kazandıracak kadar güzel bir Porsuk nehirleri, nehrin üzerinde her biri ayrı renk köprüleri var. Bir de gondolları varmış ama henüz sezon açılmamış, siz sezonunu takip edin mutlaka.

Universiteleri ile meşhur az şehrimiz var, Eskişehir bunlardan biri ve universiteler bunun hakını veriyor, gezilecek yerler listesinde yerlerini alıyorlar. Biz zaten 3 günümüzü Osman Gazi universitesinde geçirdiğimiz için şanslıyız, ama 3 gün bile ancak yetti kampüsü öğrenebilmemiz için desem abartmış olmam, öyle büyük bir alan ki insana genişlik ve özgürlük hissi veriyor. Kampüste olmak başlı başına ayrı bir heyecan zaten, 8 senedir uzak kalan benim için. Ne garip hissettim geleceğin doktorları arasında mini minnacık geldiler gözüme :)

Yeni yapılan Bilim, Sanat ve Kültür Parkı'na gittik bir gün, başta farklı yerler dolaşmak için itiraz eder gibi olmuştum, şehirlerde sonradan inşa edilen alanlar yerine eski tarihi yapıları görmeyi yeğlerim, ancak burasının çocuklar/bebekler için bir cennet olduğunu farkettiğim an gezmek için tercihlerimin de çocuktan sonra değişmesi gerektiğini farkettim! Yemyeşil koccaman bir alan, öyle kocaman ki rengarenk bir tren ile dolaşıyorsunuz. Masal şatosunun önünden geçip çok değişik hayvanlardan yapma kaydıraklarda zorunlu! mola veriyorsunuz. Masal şatosu dışarıdan zannedildiği gibi Rus yapılarına özentilik değil, her biri Anadolu'dan ayrı bir yerin anısına yapılmış, en büyük yuvarlak Galata Kulesi mesela.

Derken Odunpazarı'na gittik, eski şehirimi görmek istiyorsun, al sana eski türk mimarisinin örneklemesi rengarenk 2-3 katlı ahşap evler. Harika bir görüntü. Küçük ve renkli Safranbolu. İçerisinde de cam ve el sanatları müzesi var. Odunpazarının yukarısında da Kırım Çiğ börekçisi'nde gitmeden kulağımıza çalınan, oradayken de tekrarlanan çiğ böreklerini tattık bir de, biraz yağlı ama pek leziz. 

Doğma büyüme bir Eskişehir'li olan arkadaşım ecerecommended pek kıymetli şehir tavsiyelerini de ayrıca aşağıda görebilirsiniz:

1- Çiğborek : Ataturk  bulvari uzerinde Eskişehir çiğborek evi var, orda yiyin. Genelde papagana gotururler ama oraninki cok yagli.
2- Pino burger : Burger deyip gecme her Eskisehirlinin çocukluk anisidir Pino'nun özel hamburgeri :) 20 senedir hic bozmadilar ve normal hamburgerden cok farkli. Kizilcikli Mahmut Pehlivan cad. ile İsmet İnonu cad. (doktorlar caddesi denir halk arasinda) kesişiminde var Pino. Mutlaka gidin ve hamburger yiyin
3- Porsukta gondol keyfi bence guzel olabilir
4- Odunpazari evleri ve cam muzesi : Safranbolu gibi cok güzel. Odunpazarinin ustunde bademlik restaurant var firsat olursa yemek icin guzel.
5- Sevgi adasi : Tur mutlaka goturur, bence bi esprisi yok ama cok populer oldu.
6- 222 bar resto kafe : Hepsini icinde barindiran bir komplex... Alya oldugu icin bara gidemessiniz ama icinde güzel bir sarap evi var deneyin derim
7- Barlar sokagi : Bir yere oturmasaniz da icinde mutlaka yuruyun, kucuk Taksim... yolun sonunda güzel bir takıcı görüceksin solunda, ben çok sık alisveris yaparim, hoş bir gümüşçü.
8- Anadolu Universitesi : Mutlaka icinden arabayla gecin.
9- Yazilikaya tapinaklari : Eskişehir'in disinda, zaman kalirsa gidin.
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...