Pazartesi, Ekim 19, 2015

Cocuklarla Dogru Iletisim



Gece uykum kaçtı, 2 yaş sendromu yaşayan bir arkadaşıma vermek üzere kitaplıktan seçtim Sabiha Paktuna'nın Çocuklarla Doğru İletişim Kitabını,  oracıkta 1 saatte bitirdim kitabı, çok güzel notlarla. Sonra pazar günü yaşadığımız ufak bir krizi bir çırpıda çözüp halledebilince Sabiha Hanım'ın önerileriyle şaşkınlıktan dilim tutuldu, saygım katlandı kendisine. Şöyle de basit, diyor ki ve aslında sırf çocuklar değil büyüklerle iletişimde de etkili bence:






" İyi bir iletişim için, karşı tarafın içinde bulunduğu durumun anlaşıldığının ona hissettirilmesi şarttır. Karşı tarafta duygu yükü varsa, onun duygularına ayna tutun, onun duygularını sözlere döküp tekrar ona yansıtın."


Örnek:




- Sizin yatağınızda uyuyacağım!
- Bizim yatağımızda uyumak istiyorsun demek.
(Onun düşüncesi tıpkı bir ayna gibi yorum yapılmadan ona yansıtıldı.)
- Evet
(Demek ki ona yansıtılanın onun gerçek düşüncesi olduğu teyit edildi)
- Benim oğlum annesinin yatağında uyumayı seviyor.
(Bu isteğinin altında yattığı tahmin edilen duygu da ona yansıtıldı)
- Hayır duvardan yılanlar gelecek üzerime diye korkuyorum.
(Onun bu isteğinin altındaki gerçek duyguyu karşı taraf doğru tahmin edemedi. Ancak, ilk yaklaşımı ile çocukta güven oluştuğu için, çocuk konuşmaya devam ediyor. Aksi halde konuşmayı keser devam etmezdi.)
- Benim oğlum korkuyor."
(Demek sebebi karanlıktan korkmasıymış, şimdi bunu öğrendikten sonra aksiyon alabilirsiniz)






Çok benzer bir şey yaşadık Pazar günü. Kahvaltıya gittik arkadaşlarımızla, geç kaldık yarım saat kadar, çocuklar o zamana kadar kaynaşmış park kıvamına gelmişti, Alya aralarına giremedi. mıymıy yapmaya başladı, çocukların arasına giremedikçe stres seviyesi yükseldi. Ve sonunda "çok sıkıldımm gidelim burdan" diye ağlamaya başladı. İlk başta bir sürü yanlış şey söyleyip stresini tavan yaptım, ağlaması arttı. Sonra bu teknik aklıma geldi birden.


Dedim ki:
"Çok sıkıldın, gitmek istiyorsun"



Ağlama kesildi. Allahım çok şaşırdım bu kadar kolayca susmasına. Çok heyecanlandım:


"Üzgün görünüyorsun." dedim ve bekledim, şimdi ne demeliyim diye düşünürken o konuştu.




 "Çünkü Yiğit benimle oynamadı."






Çok mutlu oldum söylemesine, hemen anlattım geç kaldığımızı, geç kalınca onların çoktan oynayamaya başlayıp onun aralarına giremediğini, aslında Yiğit'in de onu beklediğini, ona araba getirdiğini vesaire. Okulda öğretmenlerinin "circle time" için geç kalmamızı bu sebeple istemediğini anlattım...


Sessizlik. Sarıldım. Sonra mucize oldu ve dedi ki


"Hadi anne, Yiğit'in ve babamın yanına dönelim."


Bu andan itibaren günün geri kalanında çok sakin ve mutlu geçirdi. Ben coşkudan uçuyordum. Çocuğumu mutlu edebildiğimi düşünüp daha da çok tatmin oldum. Ve aslında bu kadar basitmiş. Şimdi anlıyorum kriz anında siz sinirlenmeyin, çocuğu açmaya çözmeye çalışın denirken bu işin nasıl olması gerektiğini. Ah lütfen deneyin siz de.


Sevgiler, mutlu haftalar..

2 yorum:

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...