DryNites®,Türk Çocuk Ürolojisi Derneği işbirliği ile başlattığı ve Pınar Reyhan'nın sözcüsü olduğu proje ile sorun yaşayan çocukları ve onların ailelerini bilinçlendirmeyi hedefliyor, http://www.cocuklargulerekuyansin.com/ adresinde. Bu durumun bir hastalık olduğunu, ve kendi kendne geçmesini beklemek, beklerken çeşitli psikolojik etkilerini yaşamak yerine acil bir şekilde doktora görünülmesinin gerektiğini vurguluyorlar.
Daha önce konu üzerine düşünmemiştim “mesane kontrolünün sağlanmış olmasının gerektiği yaştan sonra idrarın istem dışı olarak boşalması” anlamına gelen gece yatak ıslatma probleminin hastalık olabileceğini bilmiyordum. Hastalık hakkında destekçilerinden biri Slingomom'dan alıntı:
- Türkiye’de 1 milyondan daha fazla çocukta görülüyormuş
- 4 – 12 yaşları arasındaki çocukların yaklaşık % 20’si geceleri yataklarını ıslatıyor.
- Yatak ıslatma, kızlara oranla erkeklerde daha yaygın. Yataklarını ıslatan çocukların üçte ikisi erkek çocuklar.
- Yataklarını ıslatan çocukların % 72’si 11 yaşına gelinceye kadar bu sorundan kurtuluyor, % 99’u ise 15 yaşına gelinceye kadar bu sorunu aşmış olacak.
- Çeşitli sebepleri olabilen bu sorunun genetik veya psikolojik sebepleri yanında, idrar torbası kapasitesinin yetersizliği, ya da tuvalet ihtiyacında beyne komut gitmemesi, geceleri idrar üretimini azaltmak üzere salgılanan hormonun (ADH) düşüklüğü gibi nedenlere bağlı olarak gelişebiliyor.
- Çeşitli sebepleri olabilen bu sorunun genetik nedenlerinin yanı sıra gece tuvalet ihtiyacı için uyanamama, mesanenin yetersiz olması ve fazla idrar üretimi de diğer etkenler. Üstelik psikolojik sıkıntılar bilinen aksine gece yatak ıslatmanın nedeni değil sonucu. Elbette bir takım davranış bozuklukları yüzünden gece alt ıslatma görülüyormuş.
Projenin manifestosunda yer alan gerçek bir hikaye olan şu yazıyı okuduktan sonra insan daha da hassaslaşıyor konu hakkında:
"13 yaşına kadar altımı ıslattım, her gece uyurken çişimi yatağıma,
yastığıma, üstüme başıma yaptım. Yıllarca ne kadar uykun gelse de uyumak istememek bir dert,
uyandığında yine aynı şeyle karşılaşmak başka bir dert oldu benim için.
yastığıma, üstüme başıma yaptım. Yıllarca ne kadar uykun gelse de uyumak istememek bir dert,
uyandığında yine aynı şeyle karşılaşmak başka bir dert oldu benim için.
Gece fark edip uyandıysam eğer, annemi korka korka uyandırırdım “anne yine oldu” derken hissettiğim şeyler,
o utanç duygusu, uykudan uyanan, zaten hep yorgun olan annemin o haline bakıp ağlamamak için kendimi zor tutardım,
tekrar giyinip gözümde akmamak için direnen ama öylece duran yaşlarla yeniden yatardım…
o utanç duygusu, uykudan uyanan, zaten hep yorgun olan annemin o haline bakıp ağlamamak için kendimi zor tutardım,
tekrar giyinip gözümde akmamak için direnen ama öylece duran yaşlarla yeniden yatardım…
Annemin yüzünü buruşturarak çarşafları toplamasını hatırlıyorum hep, etraf ne kadar temiz olsa da
burnumdan gitmeyen ya da gitmiyormuş gibi gelen o kokuyu da…
burnumdan gitmeyen ya da gitmiyormuş gibi gelen o kokuyu da…
Sürekli balkonda çarşaf gören komşuların anlayacaklarından korkmak.
Evin yanından yürürken kendi balkonuna bile dönüp bakamamak duygusu.
Bunları ancak yaşayan anlardı ama ben o zamanlar tüm dünyanın bunu anladığını sanıyordum.
ütün dünyanın benim çişimle koktuğunu sanıyordum. Her gece yıkansam da yine de kötü koktuğuma inanıyordum.
Uykudan uyanıp yıkanmanın kış gecelerinde ne demek olduğunu da sadece ben biliyordum…"
Evin yanından yürürken kendi balkonuna bile dönüp bakamamak duygusu.
Bunları ancak yaşayan anlardı ama ben o zamanlar tüm dünyanın bunu anladığını sanıyordum.
ütün dünyanın benim çişimle koktuğunu sanıyordum. Her gece yıkansam da yine de kötü koktuğuma inanıyordum.
Uykudan uyanıp yıkanmanın kış gecelerinde ne demek olduğunu da sadece ben biliyordum…"
Sonra bir gün bir tanıdıkları doktora gitmeleri gerektiği konusunda ısrar ediyor:
"O günü hiç unutmuyorum. “Bu bir hastalık pek konuşulan bir şey değil ama çok sık görülüyor çocuklarda halledeceğiz” dediğinde doktor ayaklarımın altında bir bulut hissettim birden. Beni gökyüzüne taşıyan bir bulut… Sırtıma kanatlar takan yıldızlar… “Hastayım yaşasın yaşasın yaşasın…” diye sevinçten çığlıklar atmamı isteyen bir ay… İşte bu yüzden o gün bugündür çok severim doktorları…
6 ay gibi bir süre içinde sorunum bitti, her gece bir arkadaşımda kalmak ve kendimi temize çıkarmak, dünyaya normal biri olduğumu ispat etmek için ne kadar çok uğraştığımı hiç unutmuyorum. Tüm bunları hatırladıkça, tüm ailelere sadece şunu tavsiye etmek istiyorum “kendinizi de çocuğunuzu da hırpalamayın kucaklayın çocuğunuzu öpe okşaya koşa koşa bir doktora götürün…”
Daha fazla bilgi, her türlü sorularınız ve destek için lütfen:
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder